Kabusların bittiği bir güne uyanmak benim için imkansız gibiyi. Terler içinde.. bazen de çığlıklar atarak. Bu karanlık bir odadan daha karanlık bir odaya geçmek gibiydi. Çoğu zaman bir kabustan uyanında rahatlarız çünkü bitmiştir ama benim dünyamda bir kabustan başka bir kabusa geçiş yapıyordunuz. Bitmek bilmeyen kötü olaylar serisi.. David'in canlanıp beni öldürmeye çalıştığı bir kabustan uyanıp gerçekten beni öldürmek için akademiye girmiş başka bir merialle uğraştığım kabusa uyanıyordum ama yine de yaşıyordum ve uğraşmam gereken şeyler vardı.
Her gece istisnasız rüyalarıma giren David'in bulunduğu korkunç kabusumdan terler ve çığlıklar içinde uyandığımda saat 6'ydı. Hava hala karalıktı ve odanın içi birden ışıkla aydınlanınca korktum. Leslie'nin " Adena iyi misin?" diye sorduğunda korkuyla yerimden zıpladım. Leslie'nin burda kalmasına hala alışamamıştım. Tekrar yerime yerleşirken " Bu soruya cevap vermeme gerek yok sanırım." dedim.
" Biliyorum. Bu sadece refleks gibi bir şey. Beynim düşünmeden sözcükler ağzımdan çıkıyor işte.."
" Önemli değil. Biliyorum."
" Kabus mu?"
" Evet. Her zamanki lanet şeyler."
" Biliyor musun bence biraz rahatlaman lazım."
Sıkıca sarıldığım yorganı üzerimden atıp ayağa kalktımve içeriye biraz hava girsin diye pencereyi sonuna kadar açıp derin bir nefes aldım ve sonra da gülerek ona döndüm. Camdan dışarı bakarken " Bilmez miyim? İnan bana rahatlamamı sağlayacak bir şey olsa yapardım. Akapunktur bile olabilir." dedim.
" İhityacın olan şeyin akapunktur olmadığına eminim."
" Biliyorsan söyle. Neyse yapmaya hazırım."
" Akademi , pazar günleri ders işlemez."
" Ama Simon işler."
Gözlerimi devirip yatağıma oturdu ve bende yanına geçtim. Gülümserken " O manyak herife bir günlük durmasını söyle." dedi.
" Beni dinleyeceğini sanmam. Hem neden pazarları ders yok ki?"
" Bazı öğrenciler bilirsin.. katolik gibi bir şey ve Aldric akademiye bir kilise yaptıramadığı için , ki bence yapılacak çünkü bu konuda kampanya bile başlatmışlar , bu katolik öğrenciler pazarları çıkıp kiliseye gidiyorlar."
" Vay.. Bizim gibi insanların dinlerine bu kadar bağlı olduklarını düşünmemiştim. Belki benimde ihtiyacım olan budur. İnanç."
"Ne yani gerçekten kiliseye mi gideceksin? Ben kiliseye giderim diyerek dışarda dolaşırsın diyecektim ama.."
" Olabilir. İnan bana sizle tanışmadan önce ben aslında kiliseye giderdim."
" Seni bir elbise içinde o kilise sıralarında düşünemiyorum."
" Bence kiliseye gitmek benim için iyi olabiir. Eski zamanları tekrarlamak. Hem Simon da ikna olur."
"Peki.. Bugün onunla konuştuktan sonra çıkarız."
" Tek başıma gitmek istediğimi söylesem problem olur mu?"
" Ah doğru.. Üzgünüm. Eski zamanları tekrarlayacaktın ve biz o zamanlar yoktuk."
" Evet.. özür dilerim."
" Hayır , hayır! Keskinlikle anlıyorum."
Ona gülümseyip odamızdaki lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım. Ah tanrım! Burda benim kiliseye gitmem için bir kıyafet var mıydı ki? Çünkü kiliseye bir tayt ve antremanlarda giydiğim bol yırtık tshirtlerimle gidemezdim. İçeriye geçip oflarken " Sanırım bu olmayacak. Eskiden vardı ama burda kiliseye gitmem için uygun kıyafet olduğunu sanmıyorum." dedim. Dolabı işaret ederken " Her öğrenciye kendileri bir tane veriyorlar. Aslında Aldric buna karşıydı onun inançlarla uzaktan yakından ilgiyi yoktur ama birkaç baskıyla böyle karar verildi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Novela Juvenil- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...