Çocuk gülümserken arka koltuktakiler " Robert uzatma hadi gidelim." dediler ama bu çocuğun yani Robert'in gitmeye niyeti yoktu. Yüzündeki ukala gülümsemeyi silmeden " Aman ne korktum.." dediğinde Aaron kolunu tutup çevirdi ve Robert'i arabaya yasladı. Robert nasıl yaptığını anlamadığım bir şekilde yerlerini değiştirdi ve Aaron'u arabaya doğru bastırdı. Aaron kafasını geriye savurarak Robert'in burnuna isabet etti ama bu onun elini burnuna götürmesine ve sadece birkaç adım geri atmasına sebep olmuştu.
Aaron'un karnının daha az önce yanmış olan kısmına bir tekme atınca Aaron acıyla yere yığıldı. Bu fırsatı değerlendirmek için ona yumruk atacağı sırada elini tuttum ve ben daha ne yaptığımı anlayamadan parmaklarımın arasından çıkan kıvılcımlar Robert'in elini sardı. Çığlık atarak geri kaçarken deli gibi elini sallıyordu.
" Lanet olsun! O da neydi öyle!"
Hiçbir şey söylemeden olduğum yerde kaldım. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Aaron'da en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Robert korkuyla olduğu yerden kalkıp arabaya bindi ve arkalarına bile bakmadan uzaklaştılar. Aaron yerden kalkıp bana bakarken başımın çok büyük derde gireceğinden emindim ama şu an bunu düşünemezdim. Aaron'un arabasına binip çalıştıracağım sırada kolunu uzatıp beni durdurdu.
" Aaron anladığını sanmıyorum ama o benim babam. Eve gitmem lazım."
" Adena.. Seni arayan numara ev telefonunun numarasıydı. Babanı arar mısın lütfen?"
Bu hiç aklıma gelmemişti. Evet panik olduğum zamanlarda pek düzgün düşünemiyordum ama insan böyle bir telefon alınca ve babasının sesini duyunca bu kadar ince , detaylı düşünmek aklına gelmiyordu. Dediği gibi yapıp biran için sakinleştim ve telefonumu çıkarıp babamı aradım. Birkaç kere çaldıktan sonra sonunda açtı.
" Tatlım?"
" Baba. Nerdesin?"
" Bugün Washington'daki işimizi bitirdik. Yeni bir galerinin açılışına katılmak için California'ya gitmemiz gerekiyor. Uçağımız bir saat sonra kalkacak."
Derin bir nefes aldım. Aaron haklıydı. Benim aklımın ucundan bile geçmeyen bir şekilde onların aslında iyi olduğunu anlayabilmiştim. bazen beynim dışında herhangi başka bir organımla düşünebiliyordum.
" Adena.. Birşey mi oldu tatlım?"
" Yok.. Sadece sizi özledim. Baba şarjım bitmek üzere ararsanız merak etmeyin tamam mı?"
" Peki canım. Yarın konuşuruz."
Telefonu kapatıp Aaron'a baktığımda yüzünde klasik bir ' Ben sana söylemiştim' ifadesi vardı. Arkama yaslanırken " Haklıymışsın." dedim.
" Panikle hareket etmeden önce düşünmen lazım Adena. Seni tuzağa düşürmek için böyle şeyler yapacaklar."
Kenara kayıp sürücü koltuğunu ona bıraktım. Binip arabayı çalıştırdığı sırada sessizliğin içinde birşeyin titreştiğini duyabiliyordum. Aaron uzanıp önümdeki torpidoyu açtı ve kenarda , orda olduğu belli birle olmayan bir kapağı çekip içindeki şeye uzandı. Minik bir kare boyutunda olan cihaza bakıp sessiz bir küfür savurduğunda " Ne oldu?" diye sordum.
" İrina. Seni görmek istiyor. Beni de tabi."
" Bunun az önce olanlarla bir ilgisi var mı?"
" Evet. En önemli kurallarımızdan birini çiğnedin. Güçlerini normal insanlara zarar vermek için kullanamazsın."
" Peki seni neden görmek istiyor?"
" Zamanı gelmişti."
" Şimdi sana... Sana ceza mı verecekler?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Novela Juvenil- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...