Hesabı Alabilir Miyiz Acaba?

16.8K 631 71
                                    

Pizzacı olmayacağının bilincinde yerdeki silaha uzanıp benimle beraber kapıya geldi. Kapıyı açtığımda silahlı bir adamdan daha şaşırtıcı bir şeyle karşılaştım. " Baba!"

İçeriye girerken etrafına bakıp " Tanrım sen iyi misin? Berbat kokuyor. Burda kim öldü?" diye sordu. Kapıyı arkasından çarpıp öfkeli gözlerimi ona çevirdiğimde " Belki de gururundur. Söylediğin yalanlar altında ezilmiş olabilir de." dedim.

" Bu da ne demek oluyor? Tatlım iyi misin? Benimle böyle konuşmanın geçerli bir sebebi vardır umarım."

James'in babamın arkasından mutfaktan çıktığını gördüm. Bakışlarımı takip edip James'in üzerinde durduğunda James gülümseyerek " Evet var. Merhaba." dedi. Sesindeki şaşkınlığı gizlemeden " Bu da kim?" diye sordu. Tabi insan çocuğunu o kadar küçük yaşta esirgeme kurumuna verince neye benzediğini hatırlamıyor olmalıydı. Elindeki çantayı kenara bırakırken Eric ve diğerleri bizi ailevi sorunlarımızla baş başa bırakmak için çıktılar. 

Aaron'un yanındaki yerimi alırken babam bir kez daha " Biri bana bu genç adamın kim olduğunu söyleyecek mi?" diye sordu. Bu James'in yüzleşmesi olduğundan sözü ona bıraktım. Birkaç adım daha atıp babamın önünde durduğunda onun aslında babama ne kadar benzediğini fark ettim. Kollarını açıp çocuksu bir gülümsemeyle ona bakarken " Ben söyleyeyim. Yıllar önce küçücük yaşta esirgeme kurumuna verdiğiniz oğlunun ta kendisiyim. Süprizz!" dedi.

Babaş şaşkınlığını gizlemek için yüzünü ovarken inanmıyormuş gibi ona baktı ve " James?" diye fısıldadı.

" Demek hatırladın. Evet kanlı ve canlı karşında duruyorum işte. Sence de bir açıklama hakketmedim mi?"

" Açıklanacak pek bir şey yok. Eğer oğlum olduğunu öğrendiysen zaten biliyorsun demektir."

" Sadece beni neden verdiğinizi bilmek istiyorum. İsteyerek mi verdiniz?"

" Sakın! Sakın senden isteyerek ayrıldığımızı bir an bile düşünme. Seni verdik. Kendimizden uzaklaştırdık çünkü.. Yaşamak için bir şansın olsun istiyorduk."

" Yani beni tüm bunlardan uzak tutmak istediniz öyle mi?"

" Evet."

" Ama bak ben burdayım. Sanırım 16 yıllık sefalet bir hiç içinmiş."

" Annen ve ben bir süre sonra seni geri almaya çalıştık. Bu sadece birkaç yıl ilk doğduğunda kimse fark etmesin diyeydi. Ama kurum söylemeyi reddetti çünkü seni çoktan bir aileye vermişlerdi."

" Ne yani beni geri mi istediniz?"

" Evet. Her zaman."

" Biliyor musun genelde aileler çocuklarından biraz uzaklaşmak istediklerinde onu bir akrabalarına bırakırlar çocuk esirgeme kurumuna değil!"

Babam kollarını hafifçe açarak ona doğru yürüdü ve daha önce ondan duymadığım kadar kırık bir sesle " Yaptığımız şeyin telafisi yok. Bunun yüzünden hergün pişmanlık duyduk ve beni affetmezsen seni anlarım ama..." diye söze başladı ama James onun lafını bölerek ona sıkıca sarıldı. Babamın yüzündeki rahatlama görülmeye değerdi. Uzun süreden sonra belki de hayatında yaptığı en büyük hatayı düzeltmenin mutluluğu vardı yüzünde.

Bu tablo karşısında gülümsemekten kendimi alıkoyamadım. Biraz daha sarıldıktan sonra ayrıldılar. Babam sıkıca James'in omzunu tutarken " Annen de sana böyle sarılmak isterdi." dediğinde kelimeler dudaklarımdan istemsizce döküldü ve " Belki de sarılabilir." dedim. Aaron uyarır bir biçimde kolumu tuttu ama çekip ondan kurtardım. Kulağıma " Adena bu anı mahvetme." dediğinde " Bilmesi lazım." diyerek karşı çıktım. Gözlerini devirirken " Fakat gerçek olup olmadığını bile bilmiyoruz!" dedi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin