Yüzüme dökülen saçların kızıllaştığını görebiliyordum. Bacağımdaki ağırlığa baktım. Yanımda bayılmış gerçek Lucy Grand öylece yatıyordu. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde saati kullanarak Colin'i aradım. " Adena neler oluyor?" diyen endişeli sesini duyunca panik içinde " Karışımın süresi bitti. Şu an Adena'yım!" dedim.
Colin'in daha önce dediği gibi , burası gördükleri anda beni öldrümekle görevli insanların bulunduğu bir yerdi ve ben apaçık bir şekilde Adena olarak ortalarında duruyordum. Aynı panik onun sesine yansırken " Sakın kıpırdama.. Nerdesin?" diye sordu. Etrafıma bakarken " Balkonun en sağ ucunda. Çabuk ol." dedim ve insanlara arkamı dönüp beklemeye başladm. Balkon çok büyüktü ve Colin uzaktaysa buraya gelmesi zaman alacaktı. Saat titreşti ve Colin'in sesi kulaklarımı doldurdu.
" Adena ben balkonun en solundayım."
" Şaka mı yapıyorsun? Ben ne halt edeceğim. Yanımda Lucy yatıyor."
" Sakin ol. Lucy'nin bedenini orda bırak nasılsa dönüştüğünde kaybolacak ve olabildiğince kendini kapayarak içeri gir. Balkonla , salonu ayıran perdenin arkasında buluşalım."
Ayaklarımdaki topukluları fırlattım ve Lucy'nin bedenini biraz daha köşeye bir masanın arkasına çektim. Kabarık eteğin alt kısmını ayaklarıma takılmaması için yırtıp Lucy'nin üzerine attıktan sonra içeriye doğru koştum. Suratımı olabildiğince gizliyor ve insanlardan uzak köşelerden gidiyordum.
Sonunda salona ulaştım ve perdenin köşesine , arkasına saklandım. Bir anda perde açılıp Albert'in suratını görünce hala alışamadığımdan dolayı panikledim. Belindeki kemerden karşımı çıkarıp bana verdi.
" Kan gerekmiyor mu?"
" Hayır o ilk sefer içindi. İç hadi. Seni kimse gördü mü?"
" Umarım hayır."
" Bunun daha uzun süreceğini zannediyordum."
" Loraans olduğun için bende olduğu kadar etkili olmaz diyordum ama bu kadar kısa süreceğini tahmin etmemiştim. Adena.. sen kaç yaşındasın?"
" 17."
" Ciddi misin? Bunu bana niye söylemedin?"
" Önemli bir detay olduğunu düşünmemiştim."
" Bu karışım 18 yaşının altındakilerde pek işe yaramıyor."
" Üzgünüm aklıma gelmemişti."
" Bana söylemeyi unuttuğun başka önemli şeyler var mı?"
"Yok. Peki ya tüm karşımlar biterse?"
" Burdan olabildiğince hızlı çıkmalıyız."
Bir dikişte birtirdim. Saçlarımın siyaha dönüşünü ve bedenimdeki değişiklikleri hissedince rahatladım. Colin beni kolumdan çekiştirirken " İkinci karışım uyku getirir , hareket etmen bile zorlaşır. Etki etmeden odalarımıza dönmeliyiz." dedi. Salondan çıkıp arabaların tutulduğu otoparka indik. Colin arabayı çalıştırırken benim gözlerim kapanmaya , zihnim bulanıklaşmaya başlamıştı bile. Beni uyanık tutmak için " İyi misin? David'le ne konuşutunuz?" diye sordu.
" Sanırım Aaron'un nerde olduğunu biliyorum."
" Nerde?"
" Rüyamda görmüştüm. Tuhaf latince bir yazı şu an aklımda değil ama suçlular cezalarını geçmişle öder gibi bir şeydi sanırım."
" Evet biliyorum. Balkondaydı değil mi?"
" Evet orda. Aaron o kapının arkasında olmalı. David'le konuştum ve açık açık söylemesede ima etti. Geri dönmeliyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...