Gözlerimi yavaş yavaş açarken önce elimin sonra da başımın zonkladığını hissettim. Bazı fısıldaşmalar duydum ve olan herşey birbir aklıma geldi. Gözlerimi tamamen açıp etrafıma baktım. Bir arabadaydık. Eric arabayı kullanıyordu ve yanında da Aaron oturuyordu. Uyandığımı görünce Aaron gülerek '' Üzgünüm benim suçum değildi.. Sen kaçmaya çalışınca Aqua kafana vurdu.'' dedi.
Ormana doğru giden yola saptığımızda gözlerimde yaşlar birikirken zar zor '' Beni öldürecek misiniz?'' diye sordum. Eric hafif bir şekilde sırıtırken konuştu.
'' Öldürmek mi? Adena biz sana yardım edeceğiz.''
'' Yardımınıza ihtiyacım yok ki. Beni rahat bırakın.''
'' Eğer anlattıklarımızdan sonra da bize güvenmezsen ve yardımımızı istemezsen sana yemin ediyorum seni bir daha rahatsız etmeyeceğiz.''
Aynadan Aaron'la göz göze gelince fısıldayarak '' Şüpheliyim.'' dedim. Gülerken '' Tüm o rüyaların ve mesajların bir anlamı vardı tabiki.'' dedi. Ormana doğru yaklaşırken korkum azalmaya merakım da artmata başlamıştı.
'' O sendin değil mi? Lanet olsun kafayı yiyordum Aaron!!''
Kahkahalar atarak gülerken omzuna bir yumruk attım ki bunu da çekinerek yapmıştım. Sonuçta karşımda her an alev alabilecek bir adam vardı. Eric yola bir bakış attıktan sonra Aaron'a döndü ve onu gördüğüm en sinirli şekilde '' Sana bunu yapmamanı söylemiştim! Tarih dersinden sonra seni uyarmıştım ve sen buna devam mı ettin?!'' diye bağırdı..
Aaron umursamaz bir şekilde omuz silkerken arkadan bir arabanın daha bizi takip ettiğini gördüm. Muhtemelen Leslie , Aqua ve Harry'nin olduğu arabaydı. Burda değilde orda olmak için nelerimi vermezdim. Tuhaf bir şekilde artık beni öldüreceklerini düşünmüyordum. Her ne kadar gençlerin cesetlerinin bulunduğu ormanda olsak da olmam gerekenden çok daha cesur ve rahattım ama yine de bu önlem almayacağım anlamına gelmiyordu.
Eric arabayı durdurup dışarı çıktı. Aaron'da dışarı çıkıp kapıyı kapattığında ikisiyle de bir an için bakıştık ve ben öne atılıp onlardan önce davranarak kapıları kilitledim. Eric alnını ovuştururken '' Adena ne yapıyorsun? Anlaştığımızı sanıyordum.'' diye söylendi. Beni duyabilmesi için cama yaklaşırken '' Siz bana neler olduğunu anlatmadan burdan inmiyorum. Böyle anlatın.'' dedim. Eric Aaron'a bakarken sanki benim ondan ne kadar tedirgin olduğumu biliyormuş da onu bir koz olarak kullanıyormuş gibi '' Aaron'un isterse bütün arabayı yakabileceğini biliyorsun değil mi?'' dedi.
Bir anda kilitlerin açılma sesini duyunca Aaron'a döndüm. Onda da arabanın anahtarları olabileceğini düşünmem lazımdı. Kapıyı açıp bana baktı ve gülümsedi. Sanki tüm bu olanlardan büyük bir zevk alıyor gibiydi. Tüm bunlar onun için gayet normal ve eğlenceli olabilirdi ama bilinmeyenin verdiği tedirginlikle ödüm kopuyordu.
'' Şimdi çıkacak mısınız prenses? Yoksa şöyle kırmızı bir halı serelim mi?''
'' İnmiyorum.''
'' İnmiyor musun?''
'' İnmiyorum.''
'' Niye?''
İkisine de baktım. Bir kapıda Aaron bir kapıda Eric vardı ve ikisininde sabrı taşmaya yakın görünüyordu. Acaba ellerinden alev çıkan bu adamı ve daha neler yapabileceğini bile bilmediğim diğerini kızdırmasam mı diye düşünmedim değil ama ayaklarımı bile hareket ettiremiyordum. Eric'te bana bakarken aynı soruyu sorduğunda kollarımı göğsümde kavuşturup '' Çünkü kaybolan tüm gençlerin cesedi burda bulundu. Yaptığım araştırmaları Aaron çalmamış olsaydı...'' diye söze başladım ama Aaron beni kesip kapıya dayanarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...