Baba!

15.2K 608 52
                                    

Aaron telefonunu çıkarıp Eric'i aradı. Onlara buraya gelmelerini söylemesinin üstünden 15 dakika geçince kapı çaldı. Eric'lerin geldiğini düşünerek kapıyı açtım ama büyük hata! Bir anda patlayan bir silah sesi kulaklarımı doldurdu ve istemsizce yere çöktüm. Aaron ve James'in içeriye doğru koştuğunu duyabiliyordum.

 Adam kollarımdan sertçe tutup arkada birleştirirken başıma vurdu. Tuttuğu ellerimle ateş çıkarmaya çalıştım ama adamın kıyafetleri her neden yapıldıysa bir kıvılcım bile çıkartamamıştım. Aaron'un da aynı çabalarının boşa çıktığını gördüğümde hepimizin başına bir silah dayanmıştı. En son içeriye giren adam ellerini çırpıp " Aferin çocuklar. İyi iş!" diye bağırdığında beni kolumdan tutan adam daha da sıktı. Arkamdaki adam " Saol Tod!" derken kollarımı sallayarak gevşetmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu.

Adam gülümseyerek yanıma geldi ve çenemi tutup kaldırdı. Dudağımın kanadığını görünce suratını buruşturup masadan bir peçete alarak sildi. Çenemi aksi bir tavırla ellerinden kurtardığımda arkamdaki adama azarlayan gözlerle baktı ve " Kellan! Sana onu incitmemeni söylemiştim." dedi. Gülerek adama bakarken " Ne kadar da düşüncelisiniz." diye fısıldadım. Konuşmama şaşırmış bir şekilde ayağa kalktı. Gözlerimin içine bakarken " Demek güzel Adena sensin. Umarım çok canını yakmamışızdır." dedi.

" Yaktığınız pek söylenemez ama sıktığınız söylenebilir."

Bakışlarını Aaron ve James'e döndürdü. Aaron'da kıyafetlerin özel olduğunu anlamanın verdiği çaresizlik içindeydi. Zaten kullanabilsekte başımıza dayanmış silahlar varken bu pek güvenli olmazdı. Adam ikisi arasında gidip gelirken " Hanginiz Aaron hanginiz James bakalım?" diye sordu. Evimize dalıp başımıza silah dayıyorlardı ama daha kimin kim olduğunu bile bilmiyorlardı.

Aaron kollarını tutan adamdan kurtulunca adam Aaron'un ellerini bırakıp silahı başına daha da yaklaştırdı. Aaron ayağa kalktı ve adamın gözlerinin içine baktı. Ne söyleyeceğini biliyordum ama bunu yapmasına gerek yoktu. Colin'in öğrettiği ve dolarelerin sahip olduğu yeteneği kullanarak sadece onun duyabileceğinden emin bir şekilde " Yapma." diye fısıldadım. Şaşkın gözleri önce beni buldu ama o gözlerde şaşkınlığın yanında inatçılıkta vardı. Bunu yapacaktı. " Benim." derken gözlerimi devirdim.

" Demek sensin."

" Ne istiyorsun?"

" Ben bir şey istemiyorum ama kesin talimatlar var."

James hala Aaron'un neden onun yerine geçtiğini anlamamıştı. Adam beni tutan Kellan'ı işaret ederken " Kızı götürün ama oğlanlarla biraz daha sohbet edebiliriz." dediğinde Aaron gülümseyerek " Rüyanda görürsün." dedi.

Aaron ellerini adamdan kurtardığı için alev alan elini adamın suratına doğru salladı. Evin içi çığlıklarla dolarken adam yere düştü ve " Lanet olsun! Bu da ne böyle?!" diye bağırdı. Aaron gülümseyerek adamın üzerine eğilirken " Size bundan bahsetmediler mi? Yani sadece süslü kıyafetler verip yanımıza saldılar öyle mi? Ah dostum tüm detayları almadan neden bizle uğraşırsın ki.." dedi.

James'i tutan adam silahını Aaron'a doğrulttu ama Aaron ondan daha hızlıydı. Arkasındaki adamı önüne çekti ve kurşun adama isabet edince adam yere yığıldı. James'i tutan kollar gevşeyince James adama kafa attı ve ondan kurtuldu. Bu hareketine şaşırmıştım. Sandığımdan çok daha hızlı adapte olmuştu.

Kellan beni kapıya götürmek için sürüklerken " Ne oldu güzelim senin elinden alev çıkmıyor mu?" diye sordu. Tekmemi karnına geçirirken " Alev mi istiyorsun?" diye sordum. Kollarımı bırakınca ellerimi yüzüne koyup " İstediğin alev olsun." dedim ve yanmasına izin verdim. Birinin suratını yakmak hala korkunç bir histi. Geriye sendeleyerek düştüğünde üzerindeki tshirtü yırttım ve bir alev küresini de göğsünün üzerine bıraktım. Son bir umutla elini silahına götürüp ateş etti ama ıskalamıştı.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin