1

262K 8.8K 4.6K
                                    


"Gözünüze görünemem, göze görünmez ölü çocuklar.
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar."
- Nazım Hikmet

Başlama tarihi:   Haziran 2017

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başlama tarihi:   Haziran 2017

Not: REKLAM YAPMAYINIZ. Okurların reklam yorumları arasında kaybolmasını istemiyorum. Anlayışınız için teşekkürler.


Elimde en sevdiğim iki şeyi tutuyordum. Böğürtlen ve çilek. Birini seçmek zorunda olduğum hissine kapılmadan kendimi alamıyorum. Böğürtleni mi daha çok seviyorum, çileği mi? Önce avucumun içindeki çileği ağzıma attım. Bir güzel çiğnedim. Sonra böğürtleni yedim. Artık yedi yaşındaydım ve neyi sevip sevmediğime karar verebilmeliydim.

Evden fazla uzaklaşmamıştım ama dedem dönmeden eve gitmem gerektiğini kendime hatırlatıp duruyordum. Ormana gelmemden hoşlanmıyordu ama kimse beni bu çileklerden ve böğürtlenlerden uzak tutamazdı. Kendimi bir ağacın gölgesine attım, elimdeki meyveleri iştahla yiyordum ve daha fazla böğürtlen çalısı bulmak için etrafıma bakıyordum.

Arkamda cılız bir çıtırtı sesi duyduğumda hemen arkama dönüp etrafı kolaçan ettim. Ayağa kalktım, sesin geldiği yöne gitmeye başladım ama görünürde kimsecikler yoktu.

Hissediyorum, bu merak benim sonum olacak.

Yine de bu koca ormana rağmen beni kimse korkutamazdı. Ben korkusuz bir kızdım. Dedem hep amazon kadınlarına benzediğimden bahseder, onların nasıl güçlü, korkusuz olduğuyla ilgili hikayeler anlatırdı. Ben de onlardan olmak istiyorum, şimdi ise elime amazon kadını olmak için bir fırsat geçmişti.

Biraz daha yürüdükten sonra ağacın arkasında benim boylarımda, zayıf bir çocuk gördüm. İşte, dedim aradığım arkadaş! Üzerinde kahverengi bir şort ve beyaz askılısı vardı. Geldiğimi çoktan görmüş gözlerini üzerimden ayırmadan bana bakıyordu. Gülümseyerek yanına yaklaştım fakat o benden kaçtı. "Merhaba" diye seslendim. Bu sefer çoçuk yanıma yaklaşmaya başladı. Bu beni tedirgin etse de onu incelemekten kendimi alamıyordum. Boynunda eskiden kalmış büyük bir çizik vardı. Sanırım düşmüştü ve yarasının izi boynunda kalmıştı. Elinde sımsıkı tuttuğu ya da saklamak istediği bir şey vardı. Ellerine baktığımı anladığında hemen elini arkasına sakladı.

Konuşup konuşmamak arasında kalmış gibi önce etrafına bakındı. Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde hiç hareket edememiştim. Gözleri fal taşı gibi açıldı, "Sen peri misin?"

"Aslında ben bir amazon kadınıyım. Dedem hep öyle der. " dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. Peri de nerden çıkmıştı şimdi.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin