BÖLÜM 42

461 28 6
                                    

Ben sonunda gelebildim. Burayı ve sizleri özlediğimi fark ettim. Yazma isteğim köreldi sanırım bundan dolayı da uzun sürdü bölümü yayınlamam 😕 Güzel yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar 🖤

Bu arada Saye ve Bars için olacak bölümü gelecek bölümde yayınlayacağım 😊🖤

Sabırlı olmak önemli miydi? Sabırlı olduk diyelim peki ya sonra mutlu olabilir miydik? Bu şehirde her birmizin hayatı karanlığa hapsolmuştu. Işığı bulmak ve her şeyin sonunda mutlu olmak mümkün değildi bizler için. Bizler acının eline doğmuştuk. Acıyla büyümüş ve acıyla ölecektik.

Derin bir sessizlik eşliğinde her birmiz koltuklara oturmuş elimizdeki içkileri yudumlayıp boş boş etrafa bakınıyorduk. Arat kolunu omzuma atmış dalgın bir şekilde saçlarımla oynuyordu. Bars eli çenesinde yere bakıyorken Saye de ona kaçamak bakışlar atıyordu. İltay ise ortalıkta görünmüyordu.

Yaşananlar hakkında ise kimse konuşmak istemiyordu ki konusu dahi açılmamıştı. Agah ölmüştü ama sanırım henüz bununla yüzleşmek istemiyorduk. İltay salona elinde bir yığın filmle geldiğinde Saye kalkıp birazını elinden almıştı.

''Hadi biraz film izleyelim ve anormal hayatımızı biraz normalleştirelim.'' Diyen İltay bir yandan da filmlere bakıyordu. Sözlerinde oldukça haklıydı.

Saye elinde tuttuğu birkaç filme şaşkınca bakıyordu en sonunda ''Bunlar ne?'' Diyerek sorusunu yönelttiğinde İltay yanında oturan Saye'ye dönüp ''İnsanların gerçek hayattan kaçma yöntemleri.'' Dediğinde Saye anlamamış olsa bile sorgulamadı. Elindekini İltay'a uzattı. İltay filme baktıktan sonra muzip bakışlarla Saye'ye döndü. ''Saye bu tarz filmleri izlemeye yaşın yetiyor mu? 18 ve yaş üstü olan malum filmlerden'' Göz kırpıp ''Anlarsın ya.'' Dediğinde Saye birkaç saniye saf saf baksa da sonradan anlamış olmalı ki gözleri irileşmişti. Bars ayağa kalkıp Saye'yi koltuktan kaldırırken söyleniyordu ''Nasıl olur da hiçbir şeyden haberin olmaz.'' koltukta yanına oturtup Saye'ye ters bir bakış attı. Gülümseyerek olanları izliyordum. Arat kulağıma eğilip ''Güldüğünde gözlerinin içi parlıyor. Nasıl bu kadar büyüleyici olabiliyorsun ki?'' Sözleriyle birkaç saniye kendime gelemesem de toparlanıp ona döndüm. Yüzlerimiz o kadar yakındı ki sıcak nefeslerimiz birbirine karışıyordu.

İltay, Bars ve Saye ayaklanmış birbirleriyle hangi filmi izlesek diye tartışıyor olduklarından ilgileri bizde değildi.

Arat'a biraz daha yaklaşıp nefesimi dudaklarına üfleyerek ''Sana her baktığımda büyülendiğim için olsa gerek.'' Diyerek dudağının kenarına hızlıca bir öpücük kondurup omuzlarından ittim. Ardımda afallamış bir Arat bırakıp kavga eden üç yaş grubunun yanına ilerledim.

''Kaç yaşındasınız siz? Üç mü? Ne bu tartışma?'' Dediğimde hepsi susmuş bana bakıyorlardı. Omuz silkip kendi istediğim filmi seçip açtım. Herkes pür dikkat filme odaklanmadan önce atıştırmalık bir şeyler de hazırlamıştık.

Derin bir nefes alıp bu güzel anın tadını çıkardım. Vaktim daralıyordu...

****

''Efendim bilmeniz gereken bir şey var!'' Bars nefes nefese kalmış bir şekilde karşımda iki büklümdü. Hızla ayağa kalkıp yanına gittim. Kollarından tutup ''Bu halin ne?'' Diyerek koltuklardan birine oturttum.

''Efendim.'' Duraksayıp nefesini kontrol altına aldıktan sonra devam etti. ''Agah yaşıyor.'' Bana endişeyle bakıp kollarımdan tutup sarstıktan sonra sözlerini tekrarladı. ''Agah yaşıyor. Amcanız ölmemiş.'' Yavaşça ayağa kalkıp pencerenin önüne ilerledim derin bir nefes doldurdum ciğerlerime. Ama hayır yetmiyordu. Derin birkaç soluk daha almaya çalıştım. Sakin kalmalı ve neler döndüğünü öğrenmeliydim. Soğukkanlı olmalıydım.

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin