Uzun uzadıya yazdığım bir bölüm oldu. Keyifli okumalar :)
Korkuyorum... Korkularım bazen o kadar ağır geliyor ki... Başaramamaktan korkuyorum, gerçekleri görememekten korkuyorum, sahip olduğum tek gerçeğin beni kandırmasından korkuyorum, inandığım değerlerin aslında bir hiç olmasından korkuyorum.Cesurum. Çünkü korkularımı biliyorum. Cesurum. Çünkü onlarla yüzleşmekten korkmuyorum. Ben korkularım sayesinde cesurum. Korkularımı bilmesem ya da hiçbir şeyden korkmadığım yalanına kendimi inandırsam... asıl o zaman bir ödlekten fazlası olamam.
Araf... olmuş olanın ve olacak olanın başlangıcı olan yer. Rüya sandığım bu yer aslında gerçekti... Elimi kalbimin üstüne koyup gözlerimi kapattım. Birkaç saniye verdim kendime yaşadığım bu anı idrak edebilmek için.. Gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Ölüm Meleğinden bir iz görebilmek umuduyla. Hiçbir şey yoktu... Önümde karanlık uzun bir yol vardı. Başka şansım olmadığından o yola doğru yürümeye başladım. Bu karanlık yol benim yaşadıklarım ve yaşayacağım şeyler gibiydi... karanlık olduğunu biliyordum, sonunu göremediğim halde yürüyordum. Hayatım için de geçerli olan bu yol kalbime acı vermişti bir anda.
Aslında kalbime acı veren bu karanlık yol değildi. Bu yolun sonunda bulmayı umduğum kişiydi. Bana yalan söyleyen o kişi, acılarımı dindirdi sandığım anda en büyük acıyı bana veren kişiydi. Ama hala umutsuzca acıma doğru yürüyordum. Küçük kızım, benim Küçük Gece'm sessizdi. Elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu. Gururumuz vardı belki ama... Hayır! O da kalmamıştı. Arat, benden birçok şey götürmüştü. Aynı şekilde bana birçok şey kazandırmıştı da. Belki de bu yüzdendi acımın yoğunluğunun bu denli olması. Belki de bu yüzdendi hala umutsuzca, gurursuzca ona doğru yürümem.
Küçük Gece içten içe silik bir umut besliyordu. Bu karanlık yolun sonunda Arat'ın bir yalancı olmadığına bizi inandırmasını bekliyordu. Tüm bunların bu zamana kadar sandığımız gibi rüya olarak kalmasını istiyordu. Bir kez daha yaralanmak istemiyordu benim küçük kızım. Yaralarını daha yeni yeni sarıyorken... bunu kaldıramazdı.
Farkında olmadan evlerin olduğu ara sokaklara gelmiştim. Evlerin hepsi sadece üç renkten oluşuyordu; beyaz, siyah ve gri.
Sokaklarda tek tük insanlar vardı. Bana garipseyen bakışlar atıp yanımdan geçip gidiyorlardı. Üstümdeki elbise ve yalın ayak oluşum garipseyen bakışları üzerime toplamamı normal kılıyordu.
Ayakkabılarımı ayağıma geçirip yürümeye devam ettim. Birilerine Arat'ı sormalıydım.
Karşıma çıkan dış mimarisi tamamen mat siyah olan cafe&bar tarzı yere girdim.İçerisi de en ufak detayına kadar mat siyahla döşenmişti. İçeri girdiğim anda insanların kaçamak bakışları beni bulsa da umursamadan bar tezgahına yöneldim. Amacım barmenle konuşmaktı.
Ama önüme çıkan engeller tabiki beni burada da rahat bırakmıyordu. Önümü kesen adamla birlikte durmak zorunda kalmıştım. Baygın bakışlarım yüzünü bulduğunda iğrenç sırıtan yüzünün tam ortasına vurmamak için yumruklarımı sıktım.
İçimde karşı koyamadığım bir öfke vardı ve patlamak için zaman kolluyordu. Kandırılmışlık hissi ve güven kırıklığıyla birlikte kaybedeceğim bir şey olmadığından. Gözüm dönmüştü adeta... her şeyi yapabilirdim ve bu herkes için tehlikeliydi. Bu ruh haline girmem ben dahil herkes için tehlikeliydi çünkü zarar vermekten ve zarar görmekten çekinmezdim. Şuan da olacağı gibi...
"Çekil" Sesim tıslar gibi çıkmıştı. Adam daha da sırıtıp "Sert kız. En sevdiğim." Diyerek yüksek sesle konuştuğunda çevreden kahkaha sesleri yükselmişti. Parmaklarımı saçlarımdan yolarcasına geriye doğru hırsla geçirdim. Dudağımın kenarı yana doğru kıvrılırken sakin kalmaya çalışıyordum. Ama anlaşılan bu gece bu mümkün olmayacaktı. Adam kolumdan tutmak için yeltendiği anda ani bir refleksle kolundan tutup büktüm ve kasıklarına bir tekme indirip iki büklüm olmasına izin vermeden sırtını kendime çevirirken aynı zamanda kolunu da çevirdiğimde, adamın acı dolu bağırışı mekanı inletmişti. Herkes birkaç saniye sessiz kalsa da sonrasında şaşkınlık nidaları yükselmeye başlamıştı. İnsanlar ayağa kalkıp çevremi sardığında adamı yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasy"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...