Uzun bir aradan sonra...
İstediğim zaman görünmez olmayı başarabiliyorum. Aynı şekilde istediğim zaman çevremdekileri de görmezden gelebiliyorum.
Canım yandığında görünmezlik pelerinimin altına saklanabiliyorum. Yalnızlığım katlanılmaz bir hal aldığında ise gecemdeki gölgeme saklanabiliyorum.
Tüm bunları yapıyor ve yaşamak için çabalıyorum. Ama bu çabam asla ileri gitmiyor. Olduğu yerde sayıyor. Madem yaşamak için çabalıyorum, yaşamıma renk ve heyecan getirmeliyim. Her günümü aynı sıradanlıkla heba etmemeli anın tadını çıkarmalıyım. Asla unutmayacağım çılgınlıklar yapmalıyım. İlerde yaptıklarıma gülümseyerek bakmalıyım ve demeliyim ki: 'İyiki yapmışım.' Her ne olursa olsun yaptıklarımdan gurur duymalı ve yaptıklarımın ve yapacaklarımın beni ben yapan şeyler olduğunun farkında olmalıyım. Hatalarımdan ders çıkarmalı başka tecrübeler edinmeliyim. Hayat bu kadar kısayken kendime acı çektirmeyi bırakıp mutlu olacağım şeyleri yapmalıyım. İçimdeki Küçük Gece'yi hiç öldürmemeli onu yaşatmalıyım.
Sahilde biraz daha oyalandıktan sonra Halide teyzenin yanına gitmeye karar verdim. Halide teyze benim dostumun anannesi. Ölen dostumun...
Küçük Gece'ye bir darbe de buradan gelmişti. Yıllar önce...Zile basıp beklemeye koyuldum. Kapıyı güler yüzüyle açan Halide teyzeme sıkıca sarıldım. "Hoşgeldin güzel kızım."
Yüzümdeki sıcak gülümseme uzun zamandır benimle değildi. "Hoşbuldum."
"Hadi geç içeri." İçeri girdim ve direk salona doğru ilerledim. Kendimi koltuğa atarken Halide teyze de beni sorguya çekmeye başlamıştı.
"Nerelerdesin bakayım sen? Uzun zamandır gelmiyorsun!?"
Şirince sırıtıp "Kızma hemen sultanım. Hep aklımdaydın ama bir türlü fırsat olmadı işte." Kaşlarını çatmaya çalışma çabası beni güldürürken dayanamayıp o da gülmeye başladı.
"İyiki geldin kuzum. Sen gelince diğer kuzum da seninle birlikte geliyor sanki." Gözleri buğulanmıştı. "Siz hep birlikte gelirdiniz ya bana..." Yutkunamadım. Öylece baktım karşımdaki yaralı kadına. Acılarımız vardı ikimizin de her an kanayan ya da kanayacak. Birbirimizin gözlerine baktığımızda gördüklerimiz hayatın bizden çaldıklarıydı. Hayat bizim için en büyük hırsızdı..."Karnın aç mı yavrum? Bir şeyler hazırlayayım mı?" O buğulu gözler şimdi örtmüştü maskeyi...
"Yok Halide teyzem. Aç değilim. Sağolasın."Yüzündeki ifadeden anladığım kadarıyla itiraz edip beni yemek yemeye zorlayacaktı ama o sırada çalan zil ile bana uyarıcı bir bakış atıp kapıyı açmaya yöneldi.
Telefonumu elime alıp bir bildirim var mı diye kontrol ettikten sonra hüsranla geri kapattım. Halide teyze hala gelmemişti kalkıp yanına gitmeye başladığım da sesler geliyordu. Bir erkek sesi... Halide teyze, parlak gri takımı ve pembe gömleği ile kro olarak nitelendirebileceğimiz türden biriyle konuşuyordu. O adamın arkasında birkaç kişi daha vardı. Pek tekin tiplere benzemiyorlardı. Halide teyzenin böyleleriyle ne gibi bir bağlantısı olabilirdi ki? Kaşlarım çatılırken. Halide teyzenin yanına gittim direkt. Bütün gözler bana çevrilirken benim gözüm tek bir kişi de takılı kalmıştı. Rüyamda gördüğüm o adamdı. Neydi? Ay'ın oğlu...Kanım donmuştu adeta. Nefes alıp almadığımı anlayamıyordum. En küçük hücreme kadar donmuş gibiydim.
Bu nasıl mümkün olabilirdi ki! Rüyamda gördüğüm o adam karşıma çıkmıştı. Hem de en olmadık yer ve zamanda. Ürkütücüydü...
Kendime gelmek adına boğazımı temizledim önce ve aynı rüyamda olduğu gibi içime işleyen gözlerle temasımı kestim. Kro olarak tanımladığım adam Halide teyzeye ithafen konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasy"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...