Mutimedia: Gece ve Arat'ın gittiği uçurum.
Gözlerim aynadaki yansımamdaydı dakikalardır. Yüzümdeki bomboş ifadeyi izliyordum. Gözlerim sönmüş bir cehennemi andırıyordu. Artık hiç kimseyi yakamayan, kül yığınlarını.
Alayla güldü Küçük Gece düşüncelerime. Sitemliydi aynı zamanda gülüşü. Zaten sadece onu ve kendimi yakıyordu benim cehennem ateşim.
Şimdi ise onu bile yapamıyordu. Ölümün soğukluğu sarmıştı dört bir yanımı. Arat ile vakit geçirdiğim son günlerde o kadar mutlu ve huzur doluydum ki. Bunun sona erecek olması beni derin bir acıya boğuyordu. Aynı zamanda korkuyordum da.
Aklıma aylar önce Arat ile araba yarışındaki konuşmamız düşüyordu her seferinde.
''Benimle birlikte ölmek ister misin Gece?''
''Önüne dönmelisin.''
''Cevap vermedin?''
''Ölüm meleği olduğundan mı soruyorsun bunu?''
''Sen söyle Gece. Ölüm meleği dediğin bu adamla ölmek güzel olmaz mıydı?''
Küçük Gece çaresizce gözlerini dikmişti ölüme. Susuyordu yine. Korktuğundan değildi ama suskunluğu. Ölümü bile onunla güzel gören bana karşıydı suskunluğu. Şaşırmıştı. Nasıl böyle bir etki bırakırdı ki bende?
''Belki." Ardından devam etmiştim sözlerime.
"Ölüm meleğiyle birlikte ölmekten daha güzel bir şey var Arat. O da ölüm meleği tarafından hayata döndürülmek. Ölü bir ruhun bir ölüm meleği tarafından canlanması... sence de daha güzel değil mi?''
Evet güzeldi. Çok güzel. Ölüm Meleğim bana yeniden hayat vermişti. Ölü ruhumu canlandırmış. Bana yaşadığımı hissettirmişti.
Çok da kırmıştı beni çok da yaralamıştı. Ama günün sonunda merhem olan yine o olmuştu.
Her şeyden önemlisi benim hastalıklı aşkım hiç bitmemişti. Ona olan hayranlığım hala ilk günki kadar canlıydı. Acınası hayatımda benim iyiki dediğim sadece oydu. Sonrasında edindiğim dostlarım bile onun sayesindeydi. İyikilerimin hepsinde o vardı.
Son günlerde ise kırıklarımı çiçeklerle dolduruyordu. Üzerime titriyordu. Ben ilk kez böylesine mutluluğu tadıyordum. İlk kez değerli hissediyordum. Öleceğimi hissetmiş gibi son günlerimi güzel geçirmemi sağlıyordu. Ama bu daha da acıydı ya. Tamamlandım dediğim anda... onu ardımda bırakmak.
Ama hayır! Daha fazlasında gözüm yoktu. Olmamalıydı. Bu bile benim gibi biri için imkansızken üstelik.
Onun hayatından tamamen çıktığımda nasıl olurdu? Üzülür müydü? Yokluğumu hisseder miydi? Varlığımın hiçbir zaman anlamı olmamıştı. Kimse beni görmemiş, beni kabullenmemişti. Ardımda bıraktıklarım ne yapardı? Nasıl olurlardı?
Çok üzülüyordum. Ama aynı zamanda kendime ve halkıma verdiğim sözü tutmanın huzuruyla gözlerimi yumacaktım. Her şeyden önemlisi ise onun yaşadığını bilerek gömülecektim sonsuz karanlığa. Her zaman söylediğim gibi ben ölümü eski bir dostum gibi selamlayacaktım.
Ama korkularım da vardı. Bilinmezlik korkuturdu insanı. Beni korkutan da işte bu bilinmezlikti. Ardımda bıraktıklarımın nasıl olacağı? Bana çok kızarlar mıydı?
Çalınan kapımla hızla kalkıp kapıyı açtım. Gelen Bars'tı. Gülümseyip içeri girmesini sağladım.
Karşılıklı koltuklarda otururken yüzündeki sıkıntılı ifade beni sessiz kaldığı her saniye daha da endişelendiriyordu. En sonunda dayanamayıp söze girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasy"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...