BÖLÜM 14

769 41 3
                                    

Uzun bir aradan sonra merhabalar :)
Geciktiğim için çok üzgünüm ama işlerim çok yoğundu ve hiç vaktim yoktu. Üstüne final haftam da eklenince bir türlü yazmaya fırsat bulamadım. Kısa da olsa bir şeyler yazdım ve hemen paylaşmak istedim. Bu arada bu bölümü şimdiye kadar yanımda olup bana destek olan okuyucularıma ithaf ediyorum. İyiki varsınız ♥️

Herkesin, çocukken hayatında kahraman rolü üstlenen biri olurdu. Onu en karanlık çukurdan bile çekip çıkaracak, yanlış bir yola saptığında ona doğru yolu gösterecek, onu kanatları altına alıp her koşulda koruyacak biri olurdu. Ben bunu asla yaşamamıştım. Amcam vardı belki ama o da Melis yüzünden bana tam anlamıyla amcalık bile yapamamıştı. Melis'in kıskançlıkları amcamı bana karşı geri adım atmaya zorlamıştı her zaman.

Ben birinin her koşulda yanımda olup, beni koruyup kollamasının nasıl bir his olduğunu asla tatmamıştım. Her zaman kendimi korumak zorundaydım.

Küçük Gece'nin bir hayali vardı. Bizi koşulsuz sevip, ona koşulsuz güvenmemizi sağlayan, kendinden önce bizi düşünen birinin varlığı... Küçük Gece bu konuda bencildi. Ama hiçbir şeye sahip olmayan benim küçük kızım bu konuda bencillik yapabilirdi.

Arat'ı gördüğüm günden beri karşı konulamaz bir güven duygusu akmıştı benliğime. . Sebebi neydi? Bilmiyorum... Ama bildiğim bir şey varsa git gide onunla dolup taşıyor oluşumdu.

Arabadan indiğimizde yüzümde hala aptal bir sırıtış vardı. Buna engel olamıyordum. Mekanın adının 'Ay'ın Oğlu' olduğunu öğrendiğimden beri gülümsüyordum. Gülüşümü saklama ihtiyacı ile dudağımı ısırdım. Arat tüm ihtişamıyla yanımda durup elini belime koydu ve birlikte adımlamaya başladık. Adımlarımı istemsizce onunla aynı atıyordum. Bu bile gülümsememe sebep olmuştu. Kapıdaki iri cüsseli korumalar Arat'ı görünce hemen ceketlerinin düğmesini ilikleyip ''Hoşgeldiniz Efendim'' demişlerdi. Arat onlara baş selamı verdikten sonra içeriye ilk adımımızı atmıştık.

Gördüklerimle gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Burası tek kelimeyle harikaydı. Tavan tamamen camdan olduğundan gecenin karanlığı gözler önündeydi. Etrafta sırayla oturma yerleri vardı. Köşede ise büyük bir sahne vardı. Dj sahnede insanları tam anlamıyla coşturuyordu. Bir diğer köşede ise boydan boya bar tezgahı vardı. Barmen çeşitli gösteriler yaparak ilgiyi üstüne topluyordu. Tam karşıda ise boydan boya cam vardı ve oradan havuzun olduğu kısıma çıkılıyordu. Kıyafetleriyle havuza atlayanları gülümseyerek izlemiştim.

Arat'a döndüğümde gözlerimiz birbirine kenetlendi.

''Beğendin mi?'' Arat yüksek sesten dolayı kulağıma eğilerek konuştuğunda. Vücudum ürpermişti. Bayılacak gibi hissediyordum. Ben de topuklu ayakkabılarıma rağmen parmaklarımın ucunda yükselip kulağına yaklaştırdım dudaklarımı.

''Bayıldım. Burası tek kelimeyle mükemmel.'' Diyerek geri çekildim. Ve gülümseyerek yüzüne baktım. Bakışları yoğun bir şekilde yüzümü tarayıp hiçbir şey söylemeden belimi kavradı ve ilerlemeye başladık. İnsanlara çarpmadan Arat beni koltukların olduğu yere kadar getirmişti.

İltay bizi görünce ayağa kalkıp yanımıza geldi.
"Hoşgeldin Gece." Dediğinde gülümseyip "Hoşbuldum" dedim.

''Çok güzel görünüyorsun. Seni uzun zamandır böyle şık görmemiştim.'' Dediğinde. Kaşlarımı çatıp anlamazca yüzüne baktım.

''Nasıl yani?'' Diyerek sorumu yönelttiğimde. İltay bakışlarını kaçırıp Arat'a baktı. Ensesindeki saçları karıştırıp gülerek ''Espri yapıyorum. Daha yeni tanıştık sonuçta nasıl görebilirim.'' Dediğinde. Kafamı usulca sallayıp Arat'a döndüm. Boğazını temizleyip ''Hadi oturalım.'' dedi. Koltuğa oturur oturmaz beni de yanına çekmişti. Bedenlerimiz birbirine değiyordu ve bu istemsizce gerilmemi sağlamıştı. Bacaklarımı sağa doğru çekip Arat'ın bacaklarından uzaklaştırmaya çalıştım ama başarısız bir çaba olmuştu. Arat sanki özellikle yaparmış gibi bacaklarını biraz daha açarak uzun bacağını kendi bacağıma yapıştırmıştı. Ellerimi kucağıma koyup sessizce etrafı izlemeye koyuldum. Herkes eğleniyordu. Yüzlerindeki gülümseme ve birbirlerine kahkahalarla bir şeyler anlatmaları çok hoştu. Bazı arkadaş grupları birbirlerini gaza getirip sırayla içkilerini fondip yapıyorlardı. Yüzümde buruk bir tebessüm oluşmuştu. Benim hiç arkadaş grubum olmamıştı. Aslında benim bir tane bile arkadaşım olmamıştı ki.


Arat'a dönüp ''Ben de bir şeyler içmek istiyorum.'' Dediğimde. Usulca kafa sallayıp bir el hareketi yaptığında elinde tepsiyle bir kız gelmişti yanımıza. İçkileri masaya koyup gitti. Ben eğilip bardaklardan birini elime aldığımda Arat bardağı elimden alıp masada duran başka bir bardağı elime verdi.

Ona döndüğümde omuz silkip ''Bunun tadı daha güzel.'' dediğinde. Gülümseyip bir yudum aldım. Gerçekten çok hoş bir tadı vardı. Kahve aromalı bir çeşit alkoldü.

''Adı ne?'' Diyerek bardağı işaret ettiğimde.

''Baileys'' Diyerek beni cevaplamıştı. ''Beğendin mi?''

Kafamı olumlu anlamda sallayıp ''Evet tadı çok güzel. Kahveyi seven biri olarak söylüyorum bu içki tam benlik.'' Diyerek bir yudum daha aldım. Ya da bardağı yarılamıştım.

''Yavaş iç Gece. Hızlı içersen bir anda çarpar.'' Diyerek beni uyarmayı ihmal etmemişti.

Bu sözlerinin ardından yaptıklarım, yapmayı dilemediğim şeylerin bütünüydü...

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin