BÖLÜM 11

872 41 9
                                    


Keyifli okumalar :)

1,2,3 nefes... 1,2,3 nefes... 1,2,3 nefes...

Yumruklarımı biraz daha sıkılaştırdım. Saatlerdir kum torbasına vuruyordum. Öfkemi veya acımı dindirmeye çalışıyordum. Düşünceler oluk oluk kanıyordu zihnimde ve ben her akan kan damlasında biraz daha sert vuruyordum. Ama yetmiyordu işin içine tekmelerimi de soktum. Yumruk, tekme... yumruk, tekme...

Küçük Gece çığlık çığlığa durmamı söylüyordu. Ama ilk kez onun sözlerinin bir önemi yoktu. Durmak istemiyordum. Canım acısın istiyordum, canlarını yakamadıklarımın canı acısın istiyordum ama bunu yapamıyordum bu yüzden kendime yükleniyordum. Onlara karşı susmak zorundaydım. Onların yanında kalan sığıntı bir kız olarak nasıl konuşabilirdim ki?!

Zoruma gidiyordu... Çok fazla zoruma giden şey vardı. Haykırıp, kusmak istediklerim vardı ama ben susmak zorundaydım. Benim, acımı haykırmaya bile iznim yoktu.

Son yumruğumu da indirip kendimi sırt üstü mindere attım. Terden sırılsıklam olmuştum. Gözlerimi kapatıp nefesimin düzene girmesini bekledim.

Sabahın ilk ışıklarında kendimi buraya atmıştım. Cesur abi birkaç kez gelip beni dinlenmem konusunda uyarmıştı ama ben devam edince pes etmişti. Yavaşça yerden kalkıp kendimi dışarı attım hava kararmıştı bile. Nefes alamıyordum. Göğsüm sıkışıyordu. Gecenin karanlığında bile huzur bulamıyordu ruhum. Yere oturup sırtımı duvara dayayıp bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım.

Başımı dizlerime kapadım. Sanki böyle yaparsam düşünceler beni terk edermiş gibi...

Yanıma biri oturunca hızla ona döndüm. Siyahlara bürünmüş Ay'ın Oğlu gelmişti. Ona söylemek istediğim çok fazla şey vardı. Ama takatim yoktu. Belki de onun yanında susmak benim için daha iyiydi çünkü ona son söylediğim şeylerden sonra aramızda tuhaf bir gerginlik oluşmuştu. O gecenin üstünden bir hafta geçmişti. Bir haftadır onu görmemiştim. Varlığını hissetmeyi özlemiştim. Ama neden şimdi gelmişti. En savunmasız anımı seçmişti gelmek için, yüzüme maskemi geçiremiyordum. Tüm çıplaklığımla karşısındaydım. Gözlerimi ondan kaçırdım ruhumdaki yaraların daha fazlasını görsün istemiyordum.

Arat, elimi yavaşça çekip kendi avucuna koydu. Gözlerini elime sabitlediğinde eş zamanlı olarak kaşları çatılmıştı. Ben de elime baktığımda elimden bir damla kan süzülüp toprağa karıştı. Elimdeki beyaz sargı tamamen kan olmuştu ve ben henüz fark ediyordum. Neden acımıyordu elim. Diğerine de baktığımda o da aynı durumdaydı. Saatlerdir eldivensiz bir şekilde kum torbasını yumrukluyordum. Elimi çekip tekrar bacaklarıma sardım. Kendime zarar vermeyi başarmıştım ama kalbimdeki acı hala yerinde duruyordu. Fiziksel acım bunun önüne geçmeyi başaramamıştı.

Ay ışığı tam üstümüze vuruyordu. Göz ucuyla Arat'a baktığımda Ay ışığının altında daha da güzelleşen benliğiyle yere bakıyordu. İkimizde sessizlik yemini etmiş gibiydik.

Ayağa kalkıp önüne geçtim ve elimi uzattım. Önce yüzüme sonra da uzattığım elime baktı. Elimi tutup yerden tam kalkıyordu ki duraksadı. Bacaklarıma bakıp derin bir nefes aldı. Tepkisine anlam verememiştim ki elinin tersiyle yüzeysel olarak kaval kemiğime dokundu.

''Morarmış.'' Bacağımı hafifçe kaldırdığımda gerçekten de morarmış olduğunu gördüm. Her ikisinin de. Giymiş olduğum şort morlukları saklayamıyordu.

Arat ayağa kalkıp uzun boyuyla bana üstten bakmaya başladı.

''Acımıyor mu?'' Sesindeki şefkat gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Çok acıyor demek isterdim. Kalbimin acısı o kadar yoğun ki söküp atmak istiyorum demek isterdim. Acım o kadar büyük ki ruhum acıyla kıvranıyor demek isterdim. Ama kast ettiğinin bu olmadığını biliyorum Ay'ın Oğlu.

Başımı olumsuz anlamda sallayıp ''Acımıyor.'' Dedim. Sesim fısıltı eşliğinde yayılmıştı gecenin karanlığına. Elimi tutup beni de kendiyle beraber yürütmeye başladı.

Elinin sıcaklığı ruhumu mayıştırıyordu...

İçeri girdiğimizde eşyalarımı toplamamı söylemişti. Eşyalarımı topladıktan sonra dışarı çıktık. Karanlık sokaklarda soluk alış verişlerimiz yankılanıyordu.

Ay'ın Oğlu bir an duraksayıp etrafa dikkat kesildi. Ben ne olduğunu anlayamadığımdan onun güzel yüzündeki gergin ifadeye anlam yüklemeye çalışıyordum.

Arat, elimi yavaşça tutup beni kendine yaklaştırdı. Tam ne olduğunu soracaktım ki belinden çıkarttığı silahla sessizliğimi korudum.

Sokağın başından bir çıtırtı geldiğinde Arat hızla beni arkasına çekip, aynı hızla sesin geldiği yöne doğru ateş etti. Silahın ucundan çıkan mermiyle saliseler sonra birinin acıyla inleme sesi duyuldu.

Arat elimi sıkıca tutup adımlarını sesin sahibine yöneltti. Yerde acıyla kıvranan biri vardı. Arat yakasından tutup yüzünü kendine çevirdi.

Öfkeli sesi sokakta yankılandı Arat'ın.

''Kimsin lan sen?!''

Genç adamın korkuyla yutkundu. Bir yandan da omzunu tutuyordu.

''E-efendim, b-ben size haber getirmek için gönderildim.'' Arat , genç adamın yakasında olan eliyle onu hızla yerden kaldırdı.

Küçük Gece fısıldadı. 'Efendim?'

Efendi Arat! Rüyamdaki Arat! Şaşkınlık benliğimi esir alıyordu sinsice... Neler oluyordu?

''Kimden?'' Arat ile bu dünyada tanıştığımdan beri onun bu yönüne ilk kez şahit oluyordum. Böylesine ürküten, böylesine ölüm kokan yönüne... Rüyamdaki bazen şahit olduğum Arat'a dönüşmüştü. Hayır o şu anda Ölüm Melek'ine dönüşmüştü. Rüyalar alemindeki benim Ölüm Melek'ime...

''Cebimde not var efendim. İzin verirseniz?'' Arat elini çekip, genç adamın notu çıkarmasını bekledi. Genç adam, ceketinin cebinden çıkardığı zarfı Arat'a uzattı. Arat zarfı alıp birkaç saniye bekledi. Göz ucuyla bana baktıktan sonra adama geri döndü.

Genç adamın kulağına eğilip bir şeyler söyledikten sonra geri çekildi. Genç adam başını olumlu anlamda sallayıp hızla yanımızdan uzaklaştı.

''Hadi gidelim.'' Arat, gitmek için harekete geçtiğinde kolundan tutup onu durdurdum.

''Bana bir açıklama yapmak zorundasın.'' Dediğimde kolundaki elimi tutup yavaşça çekti. Elim yanıma düştü.

''Hayır Gece, sana açıklama yapmak zorunda değilim!'' Kırgınlığımın güçlü sesi, sessiz gecenin sokaklarında yankılanmıştı.

Senin tarafında bu kadar kırılmam normal mi Ay'ın Oğlu? Zaten kırgınlıklarla dolu ruhuma bir darbe de sen mi getirecektin? Madem beni kıracaktın neden yaralarımı sadece sen iyileştirebilirmişsin gibi davrandın?

Bu gece kendi köşeme çekilip yine sessiz hıçkırıklarımın arasından acımı kabulleneceğim. Acı ile dolup taşan ben için senden geleni çok ağır olmamalı.

Ama hayır, bu gece en büyük acım sen oldun. Belki de abartıyordum. Seninle aramda hiçbir şey yok ki bana açıklama yapasın. Sana kırılmamalıyım belki de, ama o kadar paramparçayım ki Ay'ın Oğlu en ufak şey bile beni en derine sürükleyebiliyor.

''Haklısın. Bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Sanırım haddimi aştım...''

İnstagram: gecevegolgeleri

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin