BÖLÜM 54

363 19 16
                                    

Nasılsınız benim biricik okuyucularım? Umarım iyisinizdir.

Bakalım bölümü beğenecek misiniz? Yıldızlamayı unutmayalım 🖤

Ben canı da cananı da onunla öğrenmiştim. Sevmeyi bilmiyordum. Onu severek öğrenmiştim. Sevilmeyi bilmiyordum... Ama bunu öğrenememiştim işte.

Bu içimde dolmayan bir boşluktu. Büyük bir yaraydı. Ben bir erkek tarafından hiç sevilmemiştim. Kız çocuklarının ilk aşkları babaları olurmuş. İlk kez babaları tarafından bir erkeğin sevgisini hissederlermiş.

Ben bunu yaşayamayanlardandım. Hiçbir zaman bu duygunun getirilerini bilemeyecektim. Bu her zaman göğsümün ortasındaki o boşluk, o derin yara olarak kalacaktı.

Sevdiğim tarafından da sevilmemiştim. Sahi ben neden sevilmiyordum? Çok mu çirkindim? Berbat bir karaktere mi sahiptim? Bir insanı sevmek için ne gerekirdi?

Arat beni sevdiğini söylüyordu? Peki neden buna inanamıyordum? Onun sevgisini kendime laik görmediğimden mi? Yoksa bir erkeğin beni seveceğine olan inanç eksikliğimden mi?

Bu nasıl büyük bir kayıptı?! Asla sevilemeyeceğini düşünmek. Belki de bu hayatın bana getirilerinin en acısıydı.

Sabah uyandığımda yoktu. Bu kez gerçekten gitmişti. İlk birkaç saat evde ruh gibi dolansam da sonrasında kendimi toparlamıştım. Onsuz nasıl beş yıl geçirdiysem, şimdi de bunu yapabilirdim. Gelir gelmez aptal kalbim onun himayesine giremezdi.

Bugün bir konferansa katılacaktım. Üniversite hayatımdaki üstün başarılarımdan dolayı hocalarım konuşmacı olarak bu konferansta benim de yer almamı istemişlerdi. Öğrencilik hayatım boyunca birçok şirkette staj yapmış. Birçok sertifika almış ve eğitimlere katılmıştım. Elimden gelenin fazlasını yapmıştım.

Siyah yüksek bel kumaş pantolonumun üstüne yine siyah saten askılımı giydim. Saçlarıma doğal dalgalar yapıp ardından makyajımı yapmaya koyuldum. Bugün kendime ekstra özen göstermek istiyordum. Rujumu sürüp parfümümü sıktıktan sonra çantamı ve ceketimi alıp kapıya yöneldim. Siyah stilettolarımı da ayağıma geçirdim. Siyah ceketimi de giyip evden çıktım.

Çağırdığım taksi de tam zamanında gelmişti. Deniz kenarından geçerken camı sonuna kadar açıp rüzgarı hissettim. Denizin kokusunu derince soludum.

"Kendinden emin ol! Senin yapamayacağın hiçbir şey yok. Sen Gece'sin."
Kendi motivasyon konuşmamı da yapıp içeri girdim.

Sonunda bitmişti. Güzel geçen bu konferansla kendimle gurur duymuştum. Benimle birlikte diğer konferanstan çıkan yaşıtlarım aileleri ile sevinçlerini paylaşıyorlardı. Aileleri onlarla gurur duyduklarını söylüyordu. Ben ise kendime.

Burukça gülümsemekten kendimi alıkoyamamıştım. Nasıl bir histi? Bir aileye sahip olmak, onları gururlandırmak nasıl bir histi?

Önüme dönüp derin bir nefes aldım. Gülümsemeye çalışıp dışarı çıkacağım sırada yanıma gelen hocamla duraksadım.

"Çok güzel bir konuşmaydı kızım. Tebrik ederim."

Şimdi sahte olan gülümsememin yerini sıcacık gerçek bir gülümseme almıştı.

"Çok teşekkür ederim hocam."

"Mezun oldun artık. Ne yapmayı düşünüyorsun? Sen benim en parlak öğrencilerimdendin. Hatta döneminin en iyisiydin. Şımarma diye söylemiyordum." 

Gülümsemem daha da büyüdüğünde "Çok teşekkür ederim hocam. Bunu duymak beni çok mutlu etti. Hem de tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Biraz dinlenmek istiyorum sanırım."

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin