BÖLÜM 36

603 43 8
                                    

Merhaba beni değerli okurlarım 🥰
Henüz üç gün oldu ve ben yeni bölüm yayınladım yok mu bana bir alkış 😂
Öpüldüz keyifli okumalar 🖤

Eskiden hayatta bir amacım yoktu. Sadece yaşıyordum,bir gün ölmek için... Yaşamak da denmezdi aslında sadece nefes alan gerekli ihtiyaçlarını karşılayan bir bedendim.

Şimdi ise hayatım çok değişmişti. Şimdi kendi hayatımı bile ortaya koyduğum bir amacım vardı. Yaşamak için bir sebebim, aynı zamanda ölmek için de...

Yaşama amacımın olması benliğime bir şey katmıştı. Çok büyük bir şey.. Kim olduğumun farkına varmamı sağlamıştı, gücümün farkına varmamı.

Alnımdaki sıcak dudaklarıyla bedenim yanıyordu. Bir an sadece bir an zihnime Arya'ya sarıldığı o görüntü düştü.

Hızla onu omuzlarından ittim. Sıcaklığın yerini keskin bir soğuk karşılamıştı. Bedenim o aşina olduğu soğukluğu eski bir dostu gibi karşılamıştı.

Gözlerine baktığım sessizce anlamasını bekledim. Beni anlamasını istedim... Kendimi ondan alıkoymamı anlamalıydı.
Arkamı dönüp gideceğim an kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.

"Arat ne oluyor?" Dediğimde beni cevapsız bırakıp yürümeye devam etti. Kolumdaki elini elime indirdi. Elimi sıkıca tuttu öyle sıkı tutuyordu ki.. sanki kaçmamdan korkuyordu.

Bitmek tükenmek bilmeyen siyah arabalarından birinin yanına geldiğimizde beni hızla arabaya bindirip emniyet kemerimi taktı. Aynı hızla kendi de binip gazı kökledi.

Karanlığın mesken tuttuğu Araf sokaklarında gidiyorduk. İki yalnız kalp, iki sessiz ruh...

Başımı koltuğa yaslayıp camdaki yansımasını seyire koyuldum. Keskin yüz hatlarına, dolgun dudaklarına, kirpiklerine, boynundaki adem elmasına.. sessizce güzelliğini izledim. Üstüne giydiği beyaz gömleğinin kıvırdığı kollarındaki damarlarına, direksiyonu kavrayan ve az önce elimi tutan ellerine. Dokunmak için yanıp tutuştuğum saçlarına çıktı bu kez de bakışlarım.

Bu adam.. bu güzel adam benim dünyadaki arafımdı... Onun için de ben araftım.. öyle söylemişti. Biz birbirimizin arafıydık... Biz birbirimizin hem cehennemi hem cennetiydik. Yolunu kaybetmiş iki bedendik. Yolumuzu ne zaman bulacağımız belirsizdi..

Yolumuzu bulana kadar kendi arafımızda savrulup duracaktık.

Camdaki yansımadan gözleri beni buldu. Birkaç saniye birbirimizi izledik. Camdaki yansımadan gözlerimi alıp ona döndüm. Tam o anda üstüne vuran Ay ışığı ile... Hayır.. annesinin ışığı ile yine Ay'ın Oğlu olmuştu.

Parlayan beyaz teni, griye çalan saçları... yine nefesimi kesmeyi başarmıştı.

Önüne dönüp arabayı durdurduğunda hızla inip beni de indirdi. Tekrar elimi tutup beni yönlendirdiğinde taşlı yolda topuklu ayakkabılarımdan dolayı sendeliyordum.

Ayağıma takılan taş ile düşecekken elini daha da sıkıp koluna tutundum. Önce ayakkabılarıma bakıp ardından beni kucağına aldığında şaşkınlıkla kollarımı boynuna sardım.

"Arat indir beni." Dediğimde umursamdan yürümeye devam etti. Kucağında hareketlenip inmeye çalıştığımda bana sert bir bakış attı. O bakışından sonra hareketsiz kaldım. Boşuna bir çabaya gerek yoktu.

Geldiğimiz yere baktığımda eski anıtların olduğu bir yer olduğunu fark ettim. Taştan bir çemberli yola geldiğimizde beni indirip elimi tuttu. Burada daha rahat yürüyordum.
Yürüdüğümüz yolun sonuna geldiğimizde yerde dizlerinin üstüne çökmüş biri ve etrafında birkaç kişi olduğunu gördüm.

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin