Selam Gece'nin yoldaşları ben geldim :D Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır. Bu bölümde çok ağlattım ve ağlattığım kadar da ağladım. Şaka bir yana bu bölümde bir ilke imza atıyoruz. Okuduğunuzda anlayacaksınız. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Öpüldünüz :)
Multimedia: Gece
Çaresizliğin en koyu haliyle karşılaştığım zamanlarda elimi kalbime götürüp usulca birkaç kere vurup ''Geçecek. İyisin.'' Diyerek kendimi telkin ederdim. Bazen geçerdi gerçekten. O anlar geride kalırdı. Yaşanmışlık olarak tarihin tozlu raflarına kaldırılırdı. Ama hiç iyi olmazdım. Yine de iyisin yalanını söylemeye devam ederdim.Daha küçük bir çocukken odamdaki çatıya çıkıp pencerenin kenarında -Melis ve Yengemden kaçtığım anlardan birinde - oturmuş gökyüzünü izliyordum. Bir anda rengarenk bir uçurtma görmüştüm. O uçurtmayı, sahibi gökyüzünden indirine kadar izlemiştim. O zaman bir uçurtma olsam keşke demiştim. Gökyüzünün eşsiz maviliğinde, rüzgarın hafif melteminde uçsam. Belki o zaman biraz da olsa özgür olurdum. Ya da o uçurtmayı ben özgür kılardım düşüncesiyle
hevesle kumbarama koşup biriktirdiğim bozuklukları alıp uçurtma almak için yine koşarak evden çıkmıştım. Ama gittiğim dükkanda hazır yapılmış uçurtma bulamamıştım. Daha fazla da uzağa gidememiştim. Bu yüzden uçurtma malzemelerini alıp tek başıma yapmaya karar vermiştim.Aldığım malzemeleri gizlice eve sokup odama çıkarmıştım. Tüm malzemeleri yere dökmüş ama daha sonrasında ne yapacağımı bilememiştim. Uçurtma nasıl yapılırdı ki? Uzun bir süre yapmaya çalışmış ama bir türlü yapamamıştım. Ama pes etmeyecektim.
Ertesi gün yine aynı saatlerde o uçurtmayı görmüştüm. Diğer gün yine... En sonunda uçurtmanın sahibinden bunu öğrenmeye karar vermiştim. Yine aynı saatlerden birinde kendimi sokağa atmış uçurtmanın sahibini aramaya koyulmuştum. Bulmuştum da. Bir baba ve oğula aitti o uçurtma. Uzaktan onları izlemiştim bir süre kalbimdeki burukluk ile.
Çocuğun babası beni fark etmişti ve beni yanına çağırıp ''Uçurmak ister misin ufaklık?'' Demişti. O an hem bir o kadar mutlu olmuş hem de bir o kadar üzülmüştüm. Tanımadığım bir insandan bile böyle bir iyilik görmek... Bir yandan da utanmıştım. Nedenini bilmediğim bir şekilde utanç duymuştum. Belki de uçurmayı bilmediğimdendi utancım. Kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayıp;
''Bana nasıl uçurtma yapılacağını öğretir misiniz?'' Dedim. Utancım bu sorumda yatıyordu aslında. Bunu bir yabancıdan isteyecek kadar kimsesiz oluşumdandı.
Adam utancımı fark etmiş ve bana anlayışla yaklaşmış ve öğretmişti. Unutmamak için koşarak eve gidip hemen uçurtmamı yapmaya koyuldum. Saatlerce uğraşmış ve sonunda rengarenk bir uçurtma yapabilmiştim kendime. O kadar mutluydum ki kalbimin mutluluktan ve heyecandan hızlı hızlı atışını hala anımsıyorum.
Tıpkı o mutluluğumun ve heyecanımın nasıl bir anda yerle bir olduğunu anımsadığım gibi. Ben o uçurtmayı hiç uçuramamıştım. Melis'in paramparça ettiği o uçurtmamdan sonra bir daha uçurtmaları izlememiştim bile. O kadar çok üzülmüştüm ki! Kalbim o kadar çok kırılmıştı ki. Günlerce konuşmamış, yememiş ve uyumamıştım. Ama hiç ağlamamıştım. Halbuki çığlık çığlığa ağlamak ve uçurtmamı geri istediğimi haykırmak istemiştim ama o çocuk halimle bile biliyordum ki bu boşa bir çaba olurdu. Benim bunu yapmaya hakkım yoktu. Bu şımarıklığı yapacak ne bir ailem vardı ne de bu şımarıklığımı çekecek onlar.
Ben çocukluğumu bile yaşayamamıştım. Yarım kalmış bir çocuktum ben. Ve asla tamamlanamayacak...
''Daldın.'' Arat'ın sesiyle ona dönüp burukça gülümsedim. Çıktığımız tepede şehir ayaklarımızın altında kalmıştı. Ve gördüğüm uçurtma ile zihnim anılarımda kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasy"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...