Bölüme başlamadan önce teşekkür etmek istedim.
Yanımda olup bana desteğini hissettiren tüm güzel kalpli okuyucularıma çok teşekkür ederim. Sizler benim için çok değerlisiniz. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Sizi kalplerinizden öpüyorum 😘 Çok sevgi ♥️Not: Evanescence/ My Immortal (Bölümde geçen şarkımız. Kesinlikle dinlerken okuyun derim.)
Çağlar boyu görülmemiş bir karanlık ortaya çıkmıştı. Kadim güçlerin bile başa çıkamayacağı bir karanlık.
Karanlık gücün kaynağı ise acı aşktan geliyordu. Ay'ın Oğlu'nun acı aşkından. Aşkı da acısı da öylesine büyüktü ki başa çıkamaz hale getirmişti onu. İçindeki karanlığı daha fazla tutamamış ve içinden taşıp gitmesine izin vermişti.
Evren sadece karanlığa ev sahipliği yapmıyordu. Derin bir sessizlik de vardı. Sessizlik git gide büyüyordu. Kulakları sağır edecek kadar derindi.
Tüm canlılar Araf'ın Efendisinin yasına ortak oluyordu. Kimse neden diye sorgulamıyordu. Ama herkes içlerine düştükleri karanlıkta git gide umutsuzluğa ve korkuya kapılıyordu.
1 yıl olmuştu. O günden beri kimse gün ışığını görmemişti. Hatta Ay Kadın'ı bile gören olmamıştı.
Ay Kadın, öfkeli ve çaresizdi. Oğlunun gücü karşısında hiçbir şey yapamamak onu çıldırtıyordu. Ve bu gücün karşısında kimsenin bir şey yapamayacağını da biliyordu. Çünkü oğlunun gözlerinde gördükleri ona hiç yabancı değildi. Tek fark oğlu ondan daha cesurdu. Daha gözü karaydı.
Buna bir son vermeliydi Ay Kadın. Seçenekleri git gide azalırken, son seçenek onun oğluyla arasındaki bağın sonu olabilirdi.
Arat, elindeki şişeyi bir kez daha dudaklarına götürdü. Evinin camından zifiri karanlığı izliyordu. Sırtını duvara vermiş, yerde öylece oturuyordu. Son bir yıldır yaptığı gibi.
Bazen dünyaya gidip onu tanımayan insanlara bulaşıp onu dövmelerini sağlıyordu. Fiziksel acıyı hissedemez olmuştu. Ruhundaki acının büyüklüğündendi belki de.
Yüzündeki yaralar iyileşmeden yenilerinin açılmasını sağlıyordu.
İltay eve girip Arat'ın yanına adımladı. Gördüğü manzara onu artık şaşırtmıyordu. Yerde oturmuş, tüm yüzü yaralarla dolu, beyaz gömleği kan içinde ve gözlerindeki hüzün ile karanlığı izleyen dostu... İltay tüm bu olanlar karşısında ne yapacağını şaşırmıştı.
Dostu ne yaparsa yapsın son 1 yıldır bu şekilde yaşıyordu. İltay, her saniye Arat'ı izliyordu. Ne zaman dünyaya gitse peşinden gidiyordu.
Özellikle onu dövmeleri için bulaştığı adamların İltay kemiklerini kırıyordu. Arat'ı bu durumda ilk kez gördüğünde şoka girmişti.
Arat elleri iki yanında hiçbir tepki vermeden karşısındaki adamların ona vurmasına izin veriyordu. Bazen de izin verdiği adamları ağır bir şekilde yaralıyordu.
Arat, kendini kaybetmişti. Benliği onu terk etmişti.
İltay, dostunun yanına çöküp sessiz kaldı. Aralarında sözsüz bir anlaşmaydı bu. Yanındayım demekti.
İltay, dostunun yüzüne baktı birkaç saniye. Gözlerinde yer edinen hüzüne ve acıya rağmen Arat bir kez olsun ağlamamıştı. Tek bir damla gözyaşı bile dökmemişti. Gözleri bazen kıpkırmızı oluyor ama yine de tek bir damla akıtmıyordu.
Arat kendine ağlamayı yasaklamıştı. İlk ve son kez Gece'nin yanında ağlamıştı. Ve bu böyle kalacaktı. Gece'nin yokluğuna ağlamak için bile Gece'ye ihtiyacı vardı. İronikti. Izdırap vericiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/40267733-288-k825548.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasía"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...