BÖLÜM 49

302 23 7
                                    

Multimedia: Uçurum
Keyifli okumalar ♥️

Şafak sökerken beni sarıp sarmalayan kolların arasından usulca çıktım. Siyah saten çarşafların üstünde beyaz teniyle parlayan Ay Oğlu'na baktım. Son kez uyuyan güzel yüzünü izledim. Vaktim dolmak üzereydi. Birkaç saat sonra aciz bedenim toprak olacaktı.

Hazırlanıp son kez Arat'ın yanına adımlayıp. Alnına usulca dudaklarımı bastırdım. Kokusunu içime çekerken bir öpücük bıraktım. Ölüp bittiğim adamdan gidiyordum. Ölüme gidiyordum. İronikti. Tüm yaşadıklarım gibi...

Evden sessizce ayrılıp Arat ile gözyaşlarımızı paylaştığımız tepeye geldim. Günler öncesinden beri aklımda olan şeyi yapmaya koyuldum. Ay'ın Oğlu'na mektup yazmaya. Ona son kez içimden geçenleri anlatmak istedim. Ona verebileceğim sadece bir mektup kalmıştı elimde. Son vedam. Son armağanım. Son sözlerim...

Hem yazdım hem ağladım. Bittiğinde katlayıp zarfın içine koydum. Mektubu öpüp göğsüme bastırdım.

"Ben yazarken ağladım, sen okurken ağlama Ölüm Meleğim."

"Hiç sanmıyorum." Arkamdan gelen sesle hızla döndüğümde karşımda Bars'ı görmek beni rahatlatmıştı. Yanıma oturup kızıla boyanmış gökyüzüne baktı.

"Ne zaman?" Bars'a dönüp baktığımda usulca çevirdi bakışlarını bana "Sanırım birkaç saate." Cevabımla yutkunup tekrar önüne döndü. Gözleri denizdeydi ama düşüncelere öyle boğulmuştu ki denizi görmediğinden emindim.

"Ben... ben" Elimi omzuna koyup bana bakmasını sağladım. Gülümseyip başımı iki yana salladım.
"Biliyorum Bars. Biliyorum."

Gözleri dolduğunda hızla başını çevirdi. Birkaç dakika sessiz kaldığımızda tekrar bana döndü.

"Yine de söylemek istiyorum." Maskesini indirip lanetin izlerini ortaya çıkardı. "Bu izler bana çok acı verdi. Sevdiğim kadın tarafından terk edildim. Aslında hiç sevilmediğimi anladım. Aynalara bakamadım. Kendimden tiksindim. Umutsuzluğun en koyu halini tattım. Senin sadece efsane olarak kalacağını ve asla bu lanetten kurtulamayacağımızı düşündüğüm anda... sen çıkageldin. Umutlarımızı yeşerttin. Başlarda şüphelerim vardı. Bu laneti kaldırmak için ölmen gerekiyordu ve bunu yapamayacağını düşünüyordum. Evet en başından beri öleceğini biliyordum. Yani lanetin ancak bu şekilde kalkacağını. Ama kendi kendime bunu öğrendiğin anda bizi ardında bırakacağını düşünüyordum. Neden bizler için ölsün ki diyordum. Çok güzel bir yüzü var. Bizi anlamaz. Bizim için kendini feda etmez diyordum." Elimi tutup acıyla tebessüm etti. "Ama seni tanıdıkça yüzün gibi kalbinin de güzel olduğunu gördüm. Cesaretini gördüm. Merhametini gördüm. Gücünü gördüm. Her ne olursa olsun vazgeçmediğini gördüm. Üstelik kendinin farkında bile değildin. Ama sen tek bir saniye bile tereddüt etmedin. Bizim için ölmeyi kabul ettin."

Şaşkınca Bars'a bakıyordum. Benden şüphe ettiğini hiç hissetmemiştim. Benden şüphe etmesine rağmen en başından beri hep yanımda olmuştu. En büyük destekçim olmuştu. Üstelik beni tanıdıktan sonra bu düşüncesi değişmişti. Ama ben anlattığı gibi biri miydim gerçekten?

"Ben çok teşekkür ederim. Ve ben çok özür dilerim. Çok üzgünüm Gece. Sen benim sadece Efendim olmadın. Bana dost oldun. Bir kez bile bana bakarken yüzümdeki lanetin varlığını bana hissettirmedin. Bana hep güç verdin." Gözlerini kapatıp sessiz kaldı. Ardından kıpkırmızı gözlerle sözlerine devam etti. "Ben sen gittiğinde sadece bir Efendiyi kaybetmeyeceğim. Ben bir dostumu ve tanıdığım en güçlü kadını kaybedeceğim." Başını eğip "Özür dilerim Gece. Bunu yapmaya mecbur kaldığın için. Yıllardır çektiğin acıların son bulacağı anda gideceğin için çok özür dilerim." Çatallaşan sesiyle "Ben böyle olsun istemezdim. Arat'a olan aşkını biliyorum. Onu ardında bırakmanın senin için ne kadar zor olduğunu da biliyorum." Derin bir nefes alıp "Her şeyin başlangıcı olan o sona geldiğimizde bana kızma olur mu?"

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin