BÖLÜM 57(SAYE)

222 14 22
                                    

Merhabalar benim biricik okuyucularım. Umutsuz aşkın pençesinde ve platonikliğin dibine vurmuş kızlarım Saye sizin en büyük destekçiniz. Siz de onun destekçisi olun ve bu bölümü beğenin lütfen 😂🖤
Araf'ta yaşamak...
Araf; cennet ile cehennemin arasında kalmış olan şehir. Burada iyiler de var kötüler de. İyi olup kötü olanlar da var, kötü olup iyi olanlarda. Burada cenneti yaşayan da var, cehennemi yaşayan da. Burada hiçliğe hapsolan da var, varlığın özgürlüğünde kanat çırpan da. Kendi şehrime nazaran burası bambaşkaydı.

Araf'ta yaşadığım tüm süre boyunca sadece son 5 yıl için cehennemi yaşadığımı anladım. Ben son 5 yıldır Araf'ın cehenneminde yanıyordum.

Bars gitmişti. Efendi Gece ölmüştü. En azından öyle sanıyorduk. Çok üzülmüştüm. Çok ağlamıştım. Dostumu kaybettiğimi sanmıştım. Buna ek olarak Bars'ı da kaybetmiştim. Ondan haber alamadığım 5 yılda öldüğünü bile düşünmüştüm. Karan her bulmak istediğinde bu yüzden engel olmuştum. Ya gerçekten ölmüş olsaydı? Bunu duymayı kaldıramazdım. Bu yüzden Bars'ın peşine düşmemiştim. Saydam iplerle bağlı umuduma bel bağlamayı tercih etmiştim.

Öğrendiğim gerçekler ise bambaşkaydı. Efendi Gece'yi anlıyordum. En azından anlamaya çalışıyordum. Bars'ı ise ne mantığım ne de kalbim anlamıyordu.

Haddim olmadığı halde ona çok kırgındım. Haddim olmadığı halde ona hesap sormak istiyordum. Ama onun gözünde ben kimdim ki?

Araf'ın karanlık sokaklarından geçip Karan'ın şehrine gelmiştim. Onu görmeye ihtiyacım vardı. Öğrendiğim gerçekleri onunla paylaşmaya. Her zaman olduğu gibi beni sessizce dinlemişti. Ama bir yorumda bulunmayı reddetmişti. 'Önce kalbini dinle, ona kulak ver. Sonra mantığını eski bir dost gibi selamla onun elini tut.' Demişti.

Çıkmaza girmiştim yine. Düşünmek için her zamanki sığınağıma kaçmıştım. Kumsala...

Saatlerdir burada oturuyordum. Ve kısır bir döngüye giren düşüncelerimle savaş veriyordum.

En sonunda İltay'la konuşmaya karar verdim. O beni aydınlatabilir. Bu çıkmaz sokaktan beni çekip çıkarabilirdi belki. Hızla ayağa kalkıp kumsalın çıkışına doğru birkaç adım atmıştım ki karşımda son 5 yıldır hasret kaldığım onu gördüm.

Uzun boyu ve kendinden emin duruşuyla yanıma geldi. Yüzüme dikkatli bir şekilde bakıyordu. Hiçbir detayı atlamak istemezmiş gibi...

Ben ise ona bakıyor ama onu görmüyordum.

"Saye."

"Efendim?" Dilim adını söylemeye bile çekinir olmuştu.

"Çok güzel görünüyorsun."

Bu sözleri canımı yakmıştı. Beni tam anlamıyla şimdi görmeye başlamıştı. Sadece dış görünüşümden ibarettim onun gözünde.
Burukça tebessüm ettim.

"Senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Kaşları çatıldığında devam ettim.

"Yani yakışıklı olduğunu." Sözlerimle afallamıştı. Bunu duymayı beklemediği aşikardı.

"Ben seni lanetli yüzünle yakışıklı buluyordum Bars. Çünkü" Elimi göğsüne, tam kalbinin üzerine koydum. "Ben sana baktığımda kalbini görüyordum. Kalbinin güzelliği yüzüne yansıyordu."

Şaşkınlığı git gide artarken beni merakla dinliyordu. Birkaç saniye duraksayıp yutkundu.

"Şimdi ne değişti?"

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin