Ben geldim 😅 Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyiz. Bu dönem derslerim oldukça yoğun olduğu için bölüm paylaşamadım. Tabi bir de beğeniler oldukça düşük geldiği için hevesim de kırıldı sanırım 😞 Yorumlarınız ve beğenileriniz beni yazmaya daha da teşvik ediyor. Çünkü yanımda olduğunuzu ve hikayeme destek verdiğinizi anlıyorum. Bu arada sınav haftam başladı ve oldukça stresliyim. Siz de durumlar nedir? Keyifler nasıl? Umarım iyisinizdir 🥰 Neyse hadi bölüme 🖤
Derin bir nefes alıp gecenin karanlığında ay ışığının altında parlayan denizi izlemeye devam ettim. Bu büyülü görüntü her defasında beni rahatlatmayı başarıyordu. Bu kumsal benim gizli sığınağımdı.
Efendi Gece'ye her şeyi anlatışımın üzerinden 24 saat geçmişti. Beni sakince dinlemişti tek kelime etmeden. Karan dışında ilk kez birine anlatmıştım Bars'ı. Başta anlatmak çok zor gelse de sözcükler kalbimden birer birer döküldüğünde rahatladığımı hissetmiştim. Tabi Efendi Gece'nin bunda payı çok büyüktü. Zorlandığım yerlerde bana destek olmuştu. Ve beni anlayışla karşılamıştı.
Ama gözlerinde sözlere dökemediği bir ifade vardı. Bir türlü isim koyamadığım. Sadece tahmin ettiğim. Bizim imkansız olduğumuzu düşünüyordu belki de.
Öyleydik zaten. İmkansızdık. Ben Bars'ı bir karşılık bekleyerek sevmemiştim ki. Ben onu sadece seviyordum işte. Hem sevginin karşılığı olmamalıydı. Karşılık bekleyerek sevmek... sevgi değildi.
Bacaklarımı kendime çekip etrafına kollarımı dolayıp derin bir nefes daha aldım. Çirkin yüzlerimizden dolayı dışlandığımız bu dünya çok acımasızdı. Bu acımasızlığın ilk kurbanı ise Bars olmuştu. Bu benim canımı öyle çok yakıyordu ki. Biliyordum. Hala acı çekiyordu. Gözlerinde bu açıkça belli oluyordu.
Geçen gece ona bakmamak için büyük bir savaş vermiştim. Kızgındım ona. Ama en çok kendime kızgındım. Ondan bir şeyler bekleyemezdim. Bir beklenti içinde olup düşüncelerinin ne yönde olduğunu ona gösteremezdim. Böyle bir hakkım yoktu. Tüm gece ona bakmamış olmama rağmen gecenin sonunda Efendi Gece için yaptıklarını öğrendiğimde kendimle savaşımda yenilmiş ve gözlerimi ondan alamamıştım. Gözlerimiz buluştuğunda pişmanlığını görmüştüm. Pişman mıydı? Bana öyle çıkıştığı için mi pişmandı? Yoksa o kız için miydi pişmanlığı? Yine de ona bakarken düşündüğüm tek şey kalbinin yüceliğiydi.
Kalbi o kadar güzeldi ki. Onu sevmemek bir seçim olamazdı.
Kendimi geriye atıp yumuşak kumun soğukluğuna sığındım. Karanlık gecede parlayan yıldızlar benim sönük hayatımın tek ışığıydı. Bu sahte ışıklar bile benim hayatım için bir ayrıcalıktı.
"Sonunda buldum seni." Duyduğum ses ile hızla doğrulduğumda şaşkın gözlerle Bars'a bakıyordum. Onun burada ne işi vardı? Beni mi arıyordu?
"Nasıl yani?" Yanıma otururken beni cevaplamıştı. "Seni arıyordum. Sonunda da buldum. Demek gizli mekanın burası." Bir dizini kendine çekerken dirseğini dizine yaslayıp sahilde dolaştırdı gözlerini. Ardından bana dönüp "Burayı sevdim." Dediğinde sessizce yüzüne bakmaya devam ediyordum. Şaşkınlığımı üstümden atabilmiş değildim. Benim için buradaydı. Bunu kavramak zordu.
Sessizliğimiz sürüp giderken ona kırgınlığım da gün yüzüne çıkmıştı. Kırgın bakışlarımı hızla ondan çekip denize döndüm. Ona kırgın olmama rağmen kalbim yine onun yanında hızla atıyordu. Heyecanım onu her gördüğümde olduğu gibi benimleydi. Özellikle beni aramış olması ve benim için burada oluyor oluşu beni daha da heyecanlandırıyordu.
Derin bir nefes verip saçıma uzandı eli. Saçımı nazikçe kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bedenim istemsizce kasılmıştı. Ne yapıyordu bu adam böyle? Kalbimle zoru mu vardı? Ona bakmamak için kendimi daha da kastım. Gözlerine bakarsam duygularımı saklayamayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fantasy"Neden?" Sakin kalmaya çalışıyordu ama bana her an bağıracakmış gibi duruyordu. Seni bu derece sinirlendiren ben miyim Ay'ın Oğlu? "Sevmiyorum." Sana gerçeği söyleyemezdim. Seni o kızdan deli gibi kıskanıyorum diyemezdim. O kız bakışlarıyla bana mey...