12. BÖLÜM

520 30 48
                                    

   Akşam yemeğini yerken elimdeki kaşığı bırakıp boğazımı temizledim. Dedem ile babaanneme baktım. Bir şey diyeceğimi anlayıp ilk birbirlerine sonra baa baktılar.

"Bugün Hira ile karşılaştık bahçeye dönerken. Biraz konuştuk."

"Ya ne güzel. Sevindim. Arkadaşlar ediniyorsun." Diyerek gülümsedi babaannem.

"Yarın birlikte dere kahveye gidelim dedi. Beni biraz gezdirmek istiyormuş."

Babaannem ile dedem birbirine baktı ve dedem konuştu.

"Orası güzel bir yerdir evet."

"Ama daha yeni geldin yani. Sonra gidersin kızım." Diyerek ekledi babaannem.

"Peki, tamam." Diyerek bozuntuya vermedim ve yemeğe devam ettim. Doyduğumda kalkıp ellerimi yıkadım. Havlu ile kurularken babaannemin bir tabağın üzerini peçete ile kapatıp poşete koyduğunu gördüm. Büyük nineme götürecekti sanırım.

"Ben götüreyim." Diyerek poşetlere uzandım.

"Hem yürüyüş olur benim için."

"E, iyi madem. Yesin, ilaçlarını içir olur mu?"

"Tamam, sen merak etme babaanne." Diyerek bahçeden çıktım. Yokuş yukarı çıktım. Büyük ninemin evine doğru yol aldım. Telefonum çalınca duraksayıp cebimden çıkardım.

"Alo, Hira."

"Yekbun. Konuştun mu babaannenle?"

"İzin vermediler."

"Ya, neden?"

"Bilmem. Başka zaman gideriz olur mu? İstersen yarın bize gel, birlikte oturalım."

"Tamam. Yarın gelir babaanneni ikna ederim."

"Yok onun için değil."

"Şş, bana bırak. Hadi iyi geceler."

O telefondan görmese bile gülümsedim, "İyi geceler." İkimizde telefonu kapattık. Bende tekrardan yürümeye devam ettim. Büyük ninemin evine geldiğimde kapısını tıklatıp içeri girdim. Bahçede oturuyordu. Bakışları bana döndü.

"Nine ben geldim. sana yemek getirdim." Diyerek kapının yanındaki masaya tabakları koyup içeri yöneldim. İlaçları, tabak kaşıkları alıp geri bahçeye çıktım. Masada yemeği çıkartıp tabağa kattım. Tepsiye koydum. Yanına ilaçları ve kaşığı koydum. Büyük ninemin yanına yöneldim.

Önüne tepsiyi koydum. İlk yemeğe sonra bana baktı. Gözleri yaşarmıştı. Elindeki tespihi kenara koydu. Bir şey mi olmuştu?

"Nine, senin gözlerin neden dolu?"

Konuşmadı. Kaşığa yöneldi. Çenesi titremeye başladı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Onu böyle görünce korktum ve endişelendim. Kim üzmüştü bu kadını böyle?

"Nine ne oldu? Nine. Başını eğme. Görüyorum. Mutsuzsun."

"Hep güçlü ol tamam mı yavrum? Asla kimseye, kim olursa olsun kızma. Nefret etme. Kin tutma. Ne yaptıysa yapsın. Ne yaşarsan, ne yaşatsa yaşatsın. Çünkü insanlar bazen bazı şeylere zorunda kalabilir. Hiç yapmak istemediği şeyler oluşabilir. Asla nefret etme. Nefret etmek için zamanımız çok az."

"Neden böyle dedin nine? Bir şey mi oldu? Bir şey mi var?"

"Zaman var kızım, zaman var Yekbun'um. Bazı şeyler yanlış anlaşılır, yanlış anlatılır ama sen asla bunu başka bir duyguya çevirip sevmen gereken insandan nefret etme."

"Nine ben hiçbir şey anlamıyorum."

"Anlarsın. Daha zaman var dedim ya."

"Biri mi üzdü seni? Neden böyle konuştun? Biri mi geldi buraya?"

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin