Ben Sahra. Sevilmeyen Sahra. Kimsenin kalbinde küçücük bir yer bile taşımayan Sahra.
Hayatımın büyük bir kısmı hayal kırıklığı ve gözyaşları ile geçti. hem evimde, hem dış dünyada, hem de iç dünyam. Hayatım boyunca bunun kaderim olacağını ummazdım. Bunun olmasını hiç istemezdim.
Bende hep sevilmek istedim. Değer görmek. Her çocuğun, her bebeğin ve her gencin istediği gibi. Ama olmadı. Ne annem ile babam, ne sevdiğim çocuk ne de çevremdeki insanlar sevdi beni.
Bebekliğimden başlayalım isterseniz. Babam kız çocuklardan nefret edecek kadar geri kafalı bir insandı. Sanırdı ki tek evlat erkek. Benim doğmam onu hiç mutlu etmemişti. Annemin elinden almaya ve başka birilerine vermeyi teklif etmemişti çoğu kez. Ama annemin merhameti izin vermemişti. Bana olan sevgisi izin vermemişti.
Sonra babam ben büyüdükçe bana kızacak ve bağıracak bahaneler aramaya başlamıştı. Abimi her sevdiğini gördüğümde içimde hep burukluk oluşurdu. Gözlerim yanardı. Canım acırdı.
Annem ve abim beni hep çok sevmişti ama babam beni sevmiyordu işte. Sevmiyordu. Kız çocukları sevilmezmiş. Kız çocukları şunu yapmaz, bunu yapmazmış.
Ergenlik dönemlerimdeyim. Kilo almaya başlamıştım. Yemek tam yiyeceğim sırada babam gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Gergin bir şekilde suç aradım hemen kendimde. Ne yatım bugün ben?, dedim. Ne hata yaptım?, dedim içimden.
Yeme, dedi bana bir anda. Kilo almışım. Kızlar kilo almamalıymış. Boğazına hakim olmalıymış. Kalk masadan, dedi bana. Gözlerim sulanırken mutfaktan çıkmadan önce abimde benle gelmek için kalktığında babam oturmasını söylemişti. Dönüp onlara baktım.
"Sen yemelisin oğlum, güç kuvvet gerek." Dedi abime ve oturttu onu sandalyesine.
Odama geçtiğimde ağlayıp bütün bebeklerimin saçlarını kesmiştim. Hepsini erkek yapmaya çalışmıştım. Sanıyordum ki erkek olmak her şeyden güzel. Kız olmak berbat bir şey. Seçimim olsaydı, dedim hep. Keşke seçme hakkım olsaydı da erkek doğsaydım.
Ama doğru değildi. Eğer seçme hakkım olsaydı babamın bu fikirlerinin değişmesini isterdim.
Biz kadın ve kızları kalıba sokma çabalarından bıkmıştım. İstediğimi yer, istediğim kilo da olabilirdim. Babam dahi olsa buna karışamazdı.
Bir kız olduğum için mutlu oldum hep. Babama inat. Hep her türlü kendimi sevdim. Korkmamaya başladım. kavga ederken gözlerim dolmuyordu artık. Onun gözü önünde istediğim şeyi yiyordum. Dediği şey beni ilgilendirmiyordu.
Okulda kimse benle arkadaş olmak istemezken Hira ile çok yakın olmuştuk. Tek arkadaşımdı. Her şeyimi paylaştığım. Şimdi bir abim ve annem değil. Artık beni seven bir arkadaşımda olmuştu.
Sonra Anıl'ı sevdim. Her geçen gün daha çok sevdim. İstedim ki o da beni sevsin. O düğün gecesi zannettim ki sevdi. Ama her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu işte o gece öğrenmiştim ben. o kadar saftım ki inanmıştım onun sevgisine. Belli ki o da iyi çalışmıştı rolüne.
Bu köyde bir yerim yoktu. babamda bir yerim yoktu. Hira ile de aramız açılıyordu artık. Ne kalmıştı ki elimde? Annem ve abim dışında.
Anıl ile aramızda olan çevre komşularla babamın kulağına gitmişti. Abim ve Hira ile o gece konuştuktan sonra eve geri döndüğümde babam salonda annem ile beni bekliyorlardı. Babam bana dedi ki, varsa böyle bir şey evlen git.
Yoktu. Böyle bir şey yoktu. İtiraz ettim. O başkasını seviyor, dedim kalbim ne kadar sızlasa da. sonra babam acımasızca güldü ve bana dedi ki, ikinci kadın durumuna düşecek kadar zavallısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEKBUNUM (TAMAMLANDI)
Genel KurguDÜZENLENECEK! Eski halini okumasanız daha iyi :)) "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Yekbun'un muhteşem hikâyesi ise bir yolculuk ile başladı. Dertlerini, hayatını ve kend...