Elimde tepsi ile yukarı çıktım. Kızlar koltuklara oturmuş konuşuyorlardı. Hira ve Sahra bize gelmişlerdi. Babaannem ile mutfak savaşlarım devam ediyordu. Bugün kurabiye yapmıştık. Kızlara onlardan ikram ediyordum.
Hira, "Heh, Yekbun'da geldi." elimdeki tepsiyi ortaya koydum.
Sahra eline kurabiyelerden birini alıp ısırdı. "Lezzetli olmuş. Kim yaptı?"
"Ben yaptım. Babaannem öğretiyor."
"Oo, öğren öğren. Ne de olsa ileride kocana da yaparsın." İkisi kıkırdadı. Ne ilginçtir ki ben bu şakaya gülmeyip gözlerimi kıstım ve pis pis baktım.
"Bu şaka hiç hoş değildi. Komikte değildi."
"Sahra." Dedi uyarıcı ses tonuyla Hira.
Sahra, "Tamam saçmaydı. Öğk. Sen evlenme Yekbun. Şaka güzel şaka değildi, ögk." Dedi numaradan. Hira ile birbirimize bakıp olmamış bu der gibi başımızı iki yana salladık.
"Daha ben geleli ne kadar oldu arkadaşlar, yapmayın."
"Ya, aşk zamana bağlı bir şeydir ama sen şey diyorsan şeydir. Arkadaş değil mi?"
"Arkadaşım."
"Arkadaştan sevgili olmuyor mu?" Dedi Sahra. Hira tekrar Sahra'ya baktığında, Sahra hızlı bir fermuar çekti ağzına.
"Of hayır da. Yani." Verecek cevabım kalmamıştı.
"Ee?" diyerek tek kaşını kaldırdı Hira.
"Sen Anıl'ı nasıl sevdin?" Dedim Sahra'ya.
"Yani. Benimde Hira gibi oldu. Biz hep beşimiz birlikte takılıyorduk. Sonra hislerim oldu ona karşı."
Üzerinde çok durmadı, bende üzerinde kalmadım.
Hira ile birbirimize baktık. Anıl eğer Hira'ya açılırsa ortada büyük bir kargaşa çıkacaktı.
"Peki Hira sen?"
"Ben Rüzgar'a karşı bir şeyler hissediyorum. Onunla birlikte çoğu kez dere kahvede değirmen başında oturduk. Çağın olmadığı zamanlarda konuşuyorduk. Bir ara iki, üç ay mesajlaştık ama sonra Rüzgar bütün iletişimi kesti. Konuşmayı, mesajlaşmayı. Bizi olmadan bitirdi. Bilmiyorum, çok karışık. Normalde geçen sene üniversiteye gidecekler diye üzüldüm. Ama sonra Çağın'ın aile sorunları yüzünden sınavı kazanamadı ve Rüzgar'da gitmedi. İlla ki gidecek ve bir başkasını sevecek."
"Git açıl o zaman." Dedi Sahra. Bende ona katılarak başımı salladım.
"Bazı şeyler için çok geç."
"Nereden biliyorsun? Belki de tam zamanı." dedim meyve suyumdan içerek.
"Eğer öyle olsaydı Yekbun, bu bitmişlik hissi içimde oluşmazdı. Eğer bir umut olsaydı Rüzgar bunu gösterirdi ama yok."
"Üzülme ve karamsar olma. Saf sevgi sizi illaki birleştirir." Sahra yerinden kalkıp Hira'ya sarıldı.
"O saf sevgi sadece arkadaşlık olur."
"Hadi ama böyle düşünme. Rüzgar'ın sana dere kahveye gideceğimiz zaman nasıl baktığını gördüm. Gözleri parlıyordu, seninde öyle." Diyerek bende lafa giriştim.
Sahra, "Öyle miydi?"
"Sen o sırada Anıl'a bakmak ile meşguldün." Dedim ve bende Hira'nın yanına geçtim.
"Belki bir kere daha buluşma ayarlayabiliriz. Ne dersin? Birlikte bir arkadaşça buluşma ayarlarız. Sonrada sana olan hisleri olup olmadığını öğreniriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEKBUNUM (TAMAMLANDI)
General FictionDÜZENLENECEK! Eski halini okumasanız daha iyi :)) "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Yekbun'un muhteşem hikâyesi ise bir yolculuk ile başladı. Dertlerini, hayatını ve kend...