Sonu bomba gibi olan bir bölüm ile karşınızdayım. Hayatınızın şokunu yaşayacaksınız. Meraktan diğer bölümü isteyeceksiniz.
Hatam varsa affedin🤍
Hazır mısınız? O zaman iyi okumalarrrr 🌸
*****
Bir yolun üzerindeydim. Güneş tepemdeydi. Gök parlaktı. Yolun kenarlarında hayıt çiçeklerinin olduğu çalılar vardır. Hayıt çiçeklerine doğru yürüdüm. Yapraklarına dokunduktan sonra başımı kaldırıp bu dümdüz yolun sonuna baktım. Yolun sonuna doğru büyük dağlar vardı."Yekbun!" sesim yankılandığı yöne, arkama döndüm. O yol kapkaranlıktı. O yolda amcam vardı. gülümsüyordu ve karanlığın içine giriyordu.
"Amca!" dedim öfkeyle. Neden öfkelendiğimi bilmeden. Ona doğru koşup güpegündüz aydınlığın içinde karanlığa daldım. Ona doğru koşmaya devam ettim ama o benden uzaklaştı gittikçe.
Sonra etrafımda bir şeyler dolandı. Korkuyla yerimde durdum. Kaçmak istedim ama geri nasıl gideceğimi bilemedim. Bacaklarım bana ihanet etmiş gibi geri gitmek isterken ileri koştu hep. En sonunda bir şeye çarpıp düştüm karanlığın içinde.
O şeyin ne olduğunu görmek için bekledim. Bir bedendi. Bir cesetti.
Korkuyla geriye çektim kendimi ve arkamda bir başka şeye çarptım. Başımı kaldırdığımda amcam olduğunu gördüm. Onun bedenine sırtımı dayadım ve önümdeki bedene bakmaya devam ettim. Sonra başımdan bir serçe uçup gitti. Bir karga sesi duydum. Ardından bedenin yanında bir sincap.
Yangında ölen hayvanlar.
Peki o beden neydi?
Sırtımı dayadığım amcam bir anda geri çekildi ve yere yığıldım.
"Yekbun." Dedi bir başka ses. Olduğum yerde artık hareket edemiyordum ve bu ses tanıdık geliyordu.
"Yekbun, hadi uyan." Gözlerimi hızla açtım. Uyuşmuş olan bedenimle yerimden sıçradım. Acıyla inlediğimde başımı tuttum. "Hey, hey sakin ol. Benim." Gözlerimi araladığımda Çağın'ın gözleriyle denk geldim.
"Çağın." Dedim şaşırarak. "Günaydın, köylü güzelim." Dedi Çağın gülümseyerek.
"Günaydın." Dedim, gülümsemeye çalışarak.
"Kabus gördün sanırım." Dedi Çağın ve elini alnıma koyup ateşime baktı."İyiyim, iyiyim. evet sadece bir kabustu." Tedirginliğimi üzerimden atmaya çalışarak. "Sadece, kabus."
"Hasta değilsin, değil mi?" Dedi Çağın bu sefer alnımdan öperek. Ardından yüzüme endişe ile bakarak. Bu sefer onu rahatlatmak için genişçe gülümsedim. "Evet, eminim." Dedikten sonra odaya göz gezdirdim. "Dün gece ne oldu burada?"
Oda darmadağınıktı. Yastıklar, örtüler, defterler, kalemler her şey ama her şey yere saçılmıştı. Odada Çağın ile ikimiz var zannediyordum. Hira bir koltukta, sahra yerde derin bir uyku içindeydiler. Çağın'ın sesi bu yüzden daha kısık çıkıyordu.
"Bunu size sormak gerek. Ne yaptınız? İçtiniz mi dün gece?" dedi Çağın tek kaşını kaldırarak. Nefesimi kontrol ettim çünkü bir an ben bile kendimden emin olamadım.
"Hayır, içmedik." Sonra aklıma olanlar geldi. "Dün gece büyük bir parti verdik. Sonra Hira içecek getirdi ama bu sefer..." dediğimde Çağın anlayarak başını salladı ve Hira'ya baktı.
"İçtiniz." Dediğinde gülmeye başladım. "Ve ben bunu unuttum." Diyerek gülmeye devam ettim. o da ilk garipsese de benim gibi gülmeye başladı.
"İçkiye çok alışık değilim ki." Dedim ve saçlarımı toparladım. "Ayrıca gürültü yapmadık mı? Nasıl duymadınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEKBUNUM (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumDÜZENLENECEK! Eski halini okumasanız daha iyi :)) "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Yekbun'un muhteşem hikâyesi ise bir yolculuk ile başladı. Dertlerini, hayatını ve kend...