78. BÖLÜM: FİNAL

285 11 2
                                    

Çok duygusalım. Hikayenin sonuna geldik. Bu bölüm sonunda hep beraber vedalaşacağız. Bu hikaye için kısa bir konuşma yapacağım. Ayrıca yeni hikayem konusunda "duyurum" olacak.

Hepinizi seviyorum. Ayrılmayalım, sevenler diğer hikayeme gelsin💗

Son oy, son yorum istiyorum 🥺

İyi okumalarrrr 🌸

💫

Yazar'dan...

Bu hikaye, kendini bulmaya çıkan bir kızın yolculuğuydu. İlk terk edişini ve edilişini yaşadı indiği durakta. Hayatındaki tek insanı, onu korumak için vazgeçti aslında.

Bu hikaye, sevgiye ihtiyaç duyan bir kızın yolcuğu ile başladı. Tren yolunun sonunu değil, istasyonlarını merak etti. İstasyonlarda başka hikayeleri merak etti.

Bu hikaye, bir yolculuk ile başladı ve bir yolculuk ile bitecek. Hepimizin için başladığı bu yolculuk, belki de Yekbun gibi kendimizi bulmaya yaradı.

Aradan tam on iki saat geçmişti Yekbun'un yüzleşmesinin ardından. Tek yaptığı, koltuğun üzerine cenin pozisyonunda yatmaktı. Hiç kimse ile konuşmuyor, kafasının içindeki sesleri durduramıyordu. Birleşen yapbozun her bir parçasını inceliyor ve resmin gerçeklerini ezberlemeye, anlamaya çalışıyordu.

Hayatının en cesur anıydı onun için amcası ile yüzleşmek. Hiç olmadık yerde, gücünü bulmuştu aşkta ve ona iyi gelen tek şeydi bu sıralar. Belki Çağın olmasa o tetiğe basmış, bir katil bile olmuştu şimdiye.

Yekbun bütün soruların çözüldüğünü zannediyordu. Oysa sadece geçmişi çözülmüştü. Oysa daha şimdisi vardı. Kafasında dönen soru, babaanne ve dedesi neden ona sırtını çevirmişti? Neden amcasını korumuştu? Amcasının yaptıklarından eminim haberleri vardı.

Canı yanıyordu Yekbun'un düşündükçe. Ailesi gibi gördüğü insanların gözünde, bir hiçmiş meğer. Bu çaresizlik ve yalnızlık hissini, yıllar sonra bir daha içinde peyda olması onu yoruyordu.

Yalnız değildi, arkadaşları vardı. Onu bu da biliyor ve içini rahatlatmaya çalışıyordu ama elinde değildi. Babası varken de kendini böyle rahatlamaya çalışıyordu. Oysa ruhu yalnız ve yorgundu Yekbun'un. O bu zamana kadar babasının yükünü taşıdı. Suçladı, nefret etti ama sevmekten vazgeçemedi. Hep babasına ulaşabilmek istedi, denedi ama amcası buna hiç izin vermedi meğersem.

Gözlerini sıkıca yumdu Yekbun. Uyumak için kendi kendine yerinde sallandı. Küçüklükten yaralı bir alışkanlıktı onda. Kendisini bildi bileli, uyumak için sanki biri onu sallıyormuş gibi sallardı kendini. Öylece uyur kalırdı hep.

Düşünmek istemiyordu hiçbir şey. Hem kalbi sızlıyor, hemde başında akıl almaz bir ağrı oluşuyordu. Gözlerini daha da sıktı, onu rahatlatacak birşeyler düşünmek istedi.

Ninesini istedi o an. Keşke tam da şimdi olsaydı, dedi içinden. En ihtiyacı olduğu yerde yoktu ninesi. Bu acısına ızdırap katıyordu birde.

Kendi yerinde fark etmeden hızla sallanırken bir anda zil çaldı üst üste. Yekbun ilk zili duymazlıktan geldi ama sonra kapı çalmaya devam edince Yekbun gözlerini açtı. Yerinden yavaşça doğruldu. Başı dönüyordu ve ruhu çekilmiş gibiydi. Neredeyse herkes uyuyor diye biliyordu. O kapıya ilerlerken arkasından Sahra ile Rüzgar merdivenlerden indi. Hâlâ geldikleri kıyafet ile duruyorlardı.

Yekbun kapıyı açtığında karşısında babaannesini görmesiyle donup kaldı. Buraya niçin gelmiş olabilirdi ki akşam akşam?

Sahra kolundaki saate baktı anlam veremeyerek. Bir an Dildar teyzeye birisinin zarar vermiş olmasından korktu. Dildar'ın ise hiç öyle bir hali yoktu. Yüzünde pişman ve özlem dolu bir tebessüm vardı. Yekbun'un yüzünü uzun zamandır görmediği içindi bu hisler.

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin