8. BÖLÜM

737 33 23
                                    

"Kolay gelsin dede." Diyerek kenarda duran masaya doğru yürüdüm. O ise çapa kazmaya devam ediyordu. Elimdeki poşeti masanın üzerine bıraktım. Alp dedeye tekrar baktığım da beni tınlamıyordu bile. Gerçekten neden bu kadar kabaydı?

"Ben geldim." diyerek tekrardan seslendim. İlk duraksadı ama sonra çalışmaya devam etti. Yanına doğru yaklaştım. Terlemişti. Yardıma ihtiyacı vardı.

"Alp dede yardım edeyim-

"İstemez yardım. Hadi ne getirdiysen git şimdi."

"Sadece konuşmak istiyorum. Alp dede, beni kabullenmiyorsun farkındayım.-

"Konuşmak istemiyorum. İşim var oyalama beni."

"Aynı babam gibisin!" ani gelen öfke ile sert çıkıştım. Çapayı yere vurmadan öylece kaldı.

"Neden böylesiniz? Sadece konuşmama izin ver!"

Verdiğim tepki karşısında sadece bana baktı. Kısa bir an göz göze kaldık. Babamın yaptığı bu iğrenç hareketi Alp dedenin de yapması beni kötü hissettirmişti. Bu yüzden yavaşça gözlerim sulanırken görmemesi için arkamı döndüm.

Hızlı adımlarla yürüyerek bahçenin sürgülü, yarım açık kapısından çıktım. Neden böylelerdi? Babam, hep babamda böyleydi. Hiç konuşamazdım. O konuşur ve susardı. Ne lafın arasına girebilirdim, ne laf başlatabilirdim, ne de lafın üzerine söz söyleyebilirdim. Sadece o konuşurdu. Açıklamama izin vermezdi ve hep lafımı bölerdi. O kadar çok alışmıştım ki artık sadece susuyordum ama dinlemiyordum da. Çünkü benim susmuş olmam onu dinlemem gerektiğini veya dinliyor olduğum anlamına gelmezdi.

Öfkeyle yürürken bir ıslık sesi duydum. Aniden sanki arkadaşlarım buradaymış gibi hissettim ve kaskatı kesildim. Sese döndüğümde Çağın bana bakıyordu. Doğru, sütü alacaktık. Derin bir nefes verdim ve sakin adımlarla bu sefer o tarafa yürüdüm.

Onunla birlikte hayvanların olduğu dama yürüdük. Bir beşlik şişeye konmuş sütü bana verdi. Elime alacağım sırada geri çekti.

"Bir şeyin mi var?"

"Sanane." Diyerek elinden şişeyi aldım ve tekrardan yürümeye başlayacaktım ki dediği şey beni durdurdu.

"Nedenini bilmesem de olur. Kötü hissediyorsan yardımcı olabilirim." Neden sen?

"Amaç?"

"Maksat arkadaşlık olsun. İstemiyorsan kapının yerini biliyorsun."

Onunla kalmaya tahammül edemiyordum. Neden bilmiyorum ama ona hem yakın hem uzak olmak istiyordum. Saçma. Arkadaşmış.

Elimdeki süt şişesi ile tekrar yola koyuldum. Geçtiğim yolardan tekrar geçerken yukarı doğru uzayan dallar bu sefer gerçekten çok dikkatimi çekti. Olduğum yerde durup sadece onlara baktım. Ve evet, doğa bana iyi geliyordu. Bütün sinirimin toprak tarafından çekilip gittiğini hissedebiliyordum.

Cebimden telefonumu çıkarıp bu anın fotoğrafını çektim. Ve tekrar yola devam ettim. Biraz da etrafı gezdim. Hoşuma giden yerlerde biraz duraksadım. Zaman geçmeye başlayınca yoluma durmadan devam ettim.

 Zaman geçmeye başlayınca yoluma durmadan devam ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin