24. BÖLÜM

334 20 28
                                    

Hira'dan...

Birinci şarkının bitmesi yakındı. Sahra Anıl'ı çoktan almış götürmüştü ama Rüzgar hala dans için yanaşmıyordu. Gururumu asla kırmazdım. Bu zamana kadar hep ben çabaladım. Gözünün içine baktım onun için. duygularım umurunda olmadan arkadaşı için, bir açıklamada bile bulunmadan her şeyi bitirdi. Kalbimi kaç parçaya böldü haberiniz var mı?

Buna rağmen vazgeçmedim, sevdim. Konuşma çabasına girdim. Hiç yüz vermedi. Anıl ile birlikte olmamı istiyormuş. Lan gerizekalı ben seni istiyorum.

Ve eğer şimdi gelip benle dans etmezsen gece ecelin olurum. Uykunda geberirsin. Zaten çok yakışıklısın, süslenmiş gelmişsin. Yanından geçen kızların dibi düşüyor. Bu sayede kıskançlığımdan da kurtulurum sen ölünce.

O dibi düşenlerinde bir ara ipe alacağım görecekler. Bende iyice katil oldum. Katil etti beni.

İkinci şarkı başlayacak ve hala gelmedin. Senin ebeni-

"Benimle dans eder misin?" içimden saydırdığım küfürlerimi duydun da mı geldin?

Allah'ım asalete bak. Yakışıklılığa bak. Taş doğurmuş anan, taş! Fazla yükselmeyelim, tamam.

İçimdeki bu seri konuşmayı bırakıp Rüzgar'ın elini tuttum ve onunla birlikte dans etmek için piste doğru yürüdüm. Elini belime koyması ve bana biraz daha yaklaşması içimdeki kelebekleri diriltirken, bende onun omzuna elimi koydum.

Hayatım onu sevip sevmeyeceğime karar vermekle geçti. Tanıştığımdan beri. Aklımda ve kalbimde yer eden tek kişi oydu. Gönül kuşum onu seçmişti. Ona konmuştu. Ama onun gönül kuşu gidip Anıl'ı seçmişti. Bak hala sinirleniyorum ya!

"Hira. Elimi sıkıyorsun." Diyerek beni uyardı Rüzgar. İçimdeki ses biraz fazla yükselmişti yine.

"Pardon. Fark etmemişim."

"Neye sinirledin sen?" diyerek gülümsedi.

"Bir şeye sinirlendiğimi nereden anladın?"

"Sen sinirlenince bütün kan eline sıçrar, bir şeyleri sıkarsın. Eline ne geçerse. Vücudun gerilir. Bakışların tek bir yere odaklanır. Az önce elimi sıktın. Vücudun kasıldı ve bakışların uzun bir süredir göğsümde."

Beni bu kadar iyi tanıması hoşuma gitmişken, bunları nereden bildiğini anlayamadım.

"Nasıl bu kadar iyi tanıyorsun beni?"

"izin ver bu kadarını bileyim." Dedi ve belimdeki eli, belimi okşadı. Bende kasılmış bedenimi biraz daha gevşettim.

"Hira... Bizim için hiçbir şey bitmedi. Sen benim için hiç bitmedin. Peki, ben senin için bittim mi?"

Sorduğu soru ile gözlerine odaklandım. Bak Allah'ım çok mu uğraştın bu çocuğun üzerinde? Ne bu yakışıklılık! Gözlerine bakmam bile enerjiyi yükseltiyordu.

"Sen benim için hiç bitmedin. İkimiz içinde bitmediyse... biz yeniden başlayabilir miyiz?"

Şarkının bitmesi ile ikimizde durulduk ve sadece birbirimize baktık. Ardından elini elime geçirdi.

"Bunu burada konuşmayalım." Diyerek beni salondan çıkardı. Hızla kaldırıma çıkıp beni arkasından koşturttu.

Gülerek seslendim, "Dur, yetişemiyorum." Diyerek elbisemin bir köşesinden tuttum. O da benim gibi güldü. Salonun arka kısmına dönüp hızla ilerlemeye devam etti.

Köşeyi döndüğümüzde dere kahveye gelmiştik. İkimizde durulup ışıklar içerisinde yanan, sabahı ayrı akşamı ayrı güzel olan bu yere baktık. Hala birlikte olan ellerimize döndük. Ardından göz göze geldik. İkimizde gülümsedik. Beni merdivenlerden yine aynı hızla çıkarmaya başladı. Ona yetişmek için elimden geldiğince çaba gösteriyordum. Son basamağı da çıkıp köprünün üzerine gelmiştik.

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin