21. BÖLÜM

369 23 47
                                    

  Babaannem ile dükkanları gezmiş ve bana elbiseler bakmıştık. Düğüne az kalmıştı ve biz pek bir şey beğenememiştik. Bu sefer dışına Bayındır veya Torbalı taraflarına gitmeyi düşündük.

Bu alışveriş beni çok yormuştu. Ben beğensem babaannem beğenmiyor, babaannemin beğendiklerini ben beğenmiyordum. Aramızdaki bu zıtlık alışverişi uzatıyordu.

En sonunda eve gelmem izle yukarı odama çıkıp kendimi yatağa bıraktım. Yorgunluktan bitap düşmüştüm.

Ben böylece uzanırken telefonuma bir bildirim geldi. İlk almaya üşensem de art arda gelen mesajlarla yerimden kalktım. Kenara attığım telefonumu aldım ve ekranını açtım. Gördüğüm mesajla donup kaldım.

0543***: Yekbun, sen neredesin?

0543***: bizi neden engelledin?

0543***: seni merak ediyoruz. Lütfen cevap ver.

Yazan Utku'ydu. Bu onun profiliydi. Yeni hat almış olmalıydı. Gerçekten bana yazmak için, bu üşengeç çocuk gidip hat almış ve bana mı yazmıştı? Unutsana oğlum beni!

Mesajlara baktığım için benden mesaj bekliyordu. Tekrardan yazmaya başladığında ben yazmaya başladım. O da yazmayı kesti.

Siz: Utku konuşmak istemiyorum. Yazmayın artık bana.

0543***: Yekbun, yapma. Arkadaşınız biz. Neden böylesin?

Yazıyor...

Çevrimiçi...

Yazıyor...

0543***: Arayacağım. Aç konuşalım.

Siz: Hayır, arama.

Mesajımı görmüş ama yinede aramıştı. Aramayı reddettim ve konuşmaya döndüm.

0543***: Yekbun, lütfen aç.

Sadece görüldü attım ve yazmasını bekledim. Onu vazgeçtirtmem gerekiyordu.

0543***: tamam, pekala. Açma. Konuşmayalım.

0543***: neredesin? İyi misin?

Siz: iyiyim.

0543***: neden bizimle iletişimini kestin?

0543***: aramız iyiydi en son.

Siz: canım öyle istedi Utku.

Siz: zorlama.

0543***: garip bir şey oldu, belli. Sen böyle yapmazsın.

  Sizin tanıdığınız Yekbun yapmazdı. Ne kadar yalancı, sahte ve yapmacık bir insan olduğumu bilmiyorsunuz. Daha fazla konuşmamız asla iyi olmayacak.

0543***: bize en azından bir açıklama yap, lütfen.

Siz: peki yapacağım.

Siz: engelleri kaldırıyorum. Beni eski grubumuza geri al.

0543***: tamam.

  Hemen rehberden engellediklerimi kaldırdım. Tekrar whatsapp'a girdiğimde gruba dahil edilmiştim. Gruba girip yazmaya başladım.

Siz: biliyorum belki kırdım sizi, belki üzdüm bu hareketimle. Gözünüzden düştüm, arkamdan konuştunuz... biliyorum. Az çok tanıyorum sizi. Ama siz beni asla tanımadınız. Sizin karşınıza geçen Yekbun, asla Yekbun olmadı. Sizin tanıdığınız Yekbun, sahteydi. Baştan aşağı, tepeden tırnağı tanıdığınız bu kız sadece sizinle uyumlu olabilmek için rol yaptı. Asla o mutlu kız olmadı. Asla acımasız, dedikoducu, babası tarafından sevilen, annesini yanına giden, popüler kız olmadım ben. Annemi bir kere bile görmedim, duymadım, tanımadım. Babam benden nefret eder. Hayatımı bana zindan etmişti. Almanya'ya gidiyorum dedim çünkü yine rol yapıyordum. Almanya'da falan değilim ben. İzmir'de Tire'nin Kaplan köyündeyim. Hâlâ sınırlar içerisindeyim. Asla Almanya için bir uçak bileti bile bakmadım. Burada dedemlerle kalıyorum. Babam beni buraya ceza olsun diye gönderdi ama emin olun bu bir cezadan çok ödüldü benim için. şimdi bu anlattıklarımdan sonra siz ne beni aranıza alırsınız, ne konuşursunuz, ne de başka bir şey olur. Yalanlar üzerine kurduğum bu dostluk için hepinizden özür dilerim.

Meltem: Bu kadar iyi rol yaptığına inanamıyorum

Berke: İyiki engellemişsin bizi.

Delfin: Yekbun

Delfin: Sana gerçekten inanamıyorum.

Meltem: sen iğrenç bir insansın biliyor musun?

Siz bu gruptan ayrıldınız.

Daha fazla onların aşağılayıcı sözlerini okumak istemiyordum. Bu yüzden yaşaran gözlerimle gruptan hemen çıktım ve sildim. Tekrar Utku'nun mesajlarına girdim.

0543***: Ne kadar yalan söylersen söyle,

0543***: bu zaman kadar ne kadar rol yapmış olursan ol,

0543***: ben hala o yeni Yekbun'u tanımak için can atıyorum...

Siz: ama tanıyamayacaksın, üzgünüm Utku..

Bu kişiyi engellediniz.

Derin bir nefes verip telefonu bıraktım. Saçlarımı tutup geriye attım ve uzun bir süre yeri izledim. Ardından yerimden kalkıp balkona geçtim. Elimi korkuluklara dayadım ve dışarı baktım. Kısa bir süre sonrada mutfağa geçtim. Biraz acıkmıştım. Dolabı açıp yiyecek bir şeyler aradım. Köşede duran salatayı alıp bir tabağa kattım ve tekrar dolaba koydum.

Canım yeşillik salatası çekmişti. Olamaz mı?

Elime alıp dışarı çıktım. Çardağa babaannemin yanına oturdum. Ben salatayı yerken o da elindeki bir örgü dergisine bakıyordu.

"Yekbun?"

"Efendim babaannem?"

"Sana kış için bir hırka örmek istiyorum. Nasıl bir şey istersin?"

"Yaa. Babaanne yorma onun için gözlerini."

"Olur mu kuzum? Kışın üşütmezsin. Hem benden sana hatıra olur. Dur bak içeride tam sana göre yünler var getireyim onları." Diyerek neşeli bir şekilde yerinden kalkıp içeri gitti. Benden bu haline gülümseyerek arkasından baktım. Salatadan yemeye devam ederken bahçeye dedem girdi.

"Oo. Afiyet olsun."

"Hoş geldin dede. Sağol."

"Nerede bizim Dildar sultan?"

"Burada, burada. Dur geldim." diyerek elindeki yünlerle bahçeye çıktı babaannem. Dedemle birlikte gelip çardağa oturdular. Babaannem aldığı yünleri bana gösterdi. Renkleri gerçekten çok güzeldi. Model olarak bana yapabileceklerini gösterdi dergiden. Bakıp içlerinden birini beğendim. Ardından soluk yeşil tonlarında yeşil bir yün seçtim.

Dedem, "Yap bakalım da. Sonra bana yaptığın gibi kıza da çuval örme."

"Sus be. Sen ne anlarsın." Diye azarladı babaannem. Sessizce kıkırdadık dedemle.

Sonra bana bakıp göz kırptı dedem, "Bakma böyle dediğine, onun ördüğünü çuval niyetine kullanıyorum ben." bu sefer sesli gülmeden edemedim. Dedemde bu gülüşüme katıldı.

"Elimde şiş var batırmayayım bir yerlerinize."

Verdiği tehdit üzerine dedemle ağzımıza gizli bir fermuar çektik. Bu didişmeleri seviyordum ve her gün şahit olmak ayrı güzeldi.

"Eğer, Almanya'ya annemin yanına gitmiş olsaydım. Yani öyle bir olasılık olsaydı, asla bu kadar güzel bir yaz geçiremezdim." Diyerek onlara baktım.

Dedem ve babaannem kötü bir şey demişim gibi yüzlerindeki mutluk sönmeye başladı.

"Kötü bir şey mi dedim?"

Tekrar gülümsediler ikisi de.

"İyiki geldin kızım. Eğer sen gelmeseydin, bizde bu kadar güzel bir yaz yaşayamayız." Dedi dedem bana sarılarak. Bu biraz daha içimi rahatlatmıştı.

*****
Yarın sadece bir bölüm. Hepinize iyi gecelerrr.

Bölümü beğendiniz mi?

utku hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Yekbun'un tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz?  

Bu bölüm az oldu, affedin.

860 kelime...

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin