Masanın kenarındaki iki telefondan kırmızı olan çalıyordu. Zirveden gelen beş tuğlu bir sesti.
Titreyerek uzattı elini.
"Buyurun efendim."
"Arif Paşa."
"Emredin efendim."
"Tüm bu olanlar ne demek oluyor?"
Televizyondan izlediğinin dışında sadece altı adamının öldüğünü biliyordu. Tamamen kendi kontrolü dışında yaşanan bir gelişmeydi. Şaşırmıştı. Kendisinden hesap soran üçüncü telefondu bu ve bu sefer numara zirveden çevrilmişti.
"Efendim, olayın Kara Zipkalılar ile hiçbir ilgisi yok."
"Kara Zıpkalılar bu olaylarla ilgili olsun diye kuruldu, ne demek hiçbir ilgisi yok?"
"Efendim, yani 48 kişiyi biz öldürmedik. Ben böyle bir emir vermedim."
"Kim öldürdüyse öldürdü. Siz illegal bir örgütsünüz, faaliyetlerinizi daha örtülü biçimde gerçekleştirmelisiniz."
"Efendim, bu olay bizim faaliyetimiz değil."
"Öyleyse sizin alanınızda at koşturan kim?"
Telefondaki ses gittikçe hiddetlendi. Paşa, usulca sürdürdü açıklamalarını. Fırça yedikçe sinirlendi, dudaklarını ısırdı.
Terlemiş, tüm enerjisi tükenmişti. Koltuğuna yaslandı yavaşça "Ulan Ali Fırat, ne işler çeviriyorsun benden habersiz" dedi.
Paşa saatine baktı, Ali Fırat ve ekibinin gelmesi en az iki saat sürerdi. Televizyonu açıp haberlere odaklandı. İntihar mı, cinayet mi tartışması sürüyordu.
"Sevgili izleyiciler, Konya'da yaşananlar dünya medyasında da geniş yankı uyandırdı."
Spiker kayboluyor, görüntü değişiyor ve CNN Türk logosunun diğer tarafında CNN logosu beliriyordu. Gözlüklü bir bayan, akıcı İngilizcesiyle bir şeyler anlatıyor ve ekranın bir yanında da olayla ilgili görüntüler çıkıyordu. Kanal, inandırmak istercesine, kadının İngilizce ile yaptığı sunumu birkaç saniye tercüme etmiyor ve nihayet kadının sesini azaltıp Türkçe tercümeyi başlatıyordu.
"... Tundementalist bir yapılanma içinde olduğu tahmin edilen 48 kişi cennete gidecekleri düşüncesiyle..."
CNN logosu kayboluyor ve yerine El Cezire logosu beraberinde takım elbiseli ciddi sunucusu ile birlikte beliriyordu. Birkaç saniye de Arapça ile baş başa kalıyoruz ve ardından Türkçe tercüme başlıyordu.
"... Türkiye'de yükselen radikal dinci akım..."
Arap spiker fısır fısır konuşurken bir anda kayboluyor ve yerine hafif dekoltesiyle, mermer tenli bir Yunan güzeli çıkıyordu. Üç beş kelime Yunanca dinlettiriliyor, ardından, "... Komşu, 48 intihar ile şokta. Radikal dincilerin iç mücadelesi..." biçiminde Türkçe çevirisi yapılıyordu.
Dünya medyası da Konya'daki olayları konuşuyordu. Borsa güne inişte başlıyor ve son aylardaki düşüşünü sürdürüyordu. Ekonomistler borsanın verdiği tepkiyi normal buluyor ve istikrardan bahsediyordu.
Keyif namına hiçbir şey kalmamışken Arif Paşa için bardağı taşıran son damla, dünya devi Nocxal Medikal'in açıkladığı karar oluyordu.
"... Şirketimiz Türkiye'de yapacağı yatırımı öncelikleri arasından çıkartarak Macaristan hükümetinden gelen daveti değerlendirmeye almıştır..."
Görünüşünden İskandinav olduğu tahmin edilen Nocxal'in iri yarı, sarışın CEO'su yaptığı açıklamayla Paşa'nın sinir sistemini dinamitliyordu.