83. Bölüm: Hazin ölüm

73 4 0
                                    

Ferdi Giray, Zekeriya ile birlikte Samandıra'daki villaya hareket ederken, Aydın Tuğlacı komutasındaki bir grup adam da yanlarında Ercan ile birlikte villadan çıkıyorlardı.

Aydın, Ali Fırat'ın emri üzerine Ercan'ı sevgilisiyle görüştürecekti. Bir terslik çıkması ihtimaline karşın yanına üç adam almıştı. Ercan'ı kelepçeleyip, gözlerinin de bezle bağladıktan sonra minibüse bindirmişler ve yola çıkmışlardı.

Çok basit bir görev olmasına rağmen heyecanlıydı. Bu, onun emir komutasında gerçekleşecek ilk operasyondu. Defalarca tembihlenmesine rağmen bir kez daha söyledi.

"Aman arkadaşlar dikkatli olalım. Bir terslik çıkmasın. Yüzümüzün akıyla halledelim şu işi."

Çetin operasyonlara katılmış olan üç ajan için için güldüler. "Merak etmeyin hiçbir terslik çıkmaz" dediler. Aydın'ın acemiliği, elinin ayağının dolanması, tedirginliği eğlendiriyordu onları.
Aydın bunaltıcı nasihatlerini Ercan'a yöneltti.

"Efendi gibi kız arkadaşınla görüşeceksin, sonra geri döneceğiz tamam mı? Bir terslik olmasın. Sonra biz de seni üzeriz."

Offf... Ercan feci halde sıkılmıştı. Ya sabır çekip "Tamam, hiçbir sorun çıkmayacak" dedi. Mutluydu. Biraz sonra Bahar'ı görecekti. Yüreği, duvağı kaldırılan köy gelini gibi atıyordu.

Bahar'ın gözetim altında tutulduğu hastaneye geldiler. Minibüs otoparka yanaştırılırken Aydın, herkesi son bir kez daha uyardı. Ercan'ın kelepçelerini açtılar ve gözlerindeki bağı çıkardılar.

Araçtan inip hastaneye girdiler. Danışmadaki kısa saçlı gözlüklü kıza Bahar Tekmil'in odasını sordular.

Nihayet 116 numaralı odanın önündeydiler. Hastane yönetimi Aybike'nin kendini camdan atması üzerine Bahar'ı birinci kattaki bir odaya nakletmişti. Harikulade(!) bir önlem almışlardı. Bahar'ın ablası içlinde 1 litrelik su şişesiyle kapının önünde duruyor ve yan odada kalan hastanın refakatçisiyle sohbet ediyordu. Ercan "Berrak abla merhaba" diye seslenene kadar gelenleri fark etmedi.

"Aaa, merhaba Ercan" şaşırdı bir an. Kardeşine ve Aybike'ye olanların Ercan'la da ilgili olabileceği ihtimali üzerinde duruyorlardı. Zaten Aybike'nin intiharından sonra polis Ercan'ı arıyordu. Acaba nasıl gelebilmişti buraya? Yanındaki adamlar kimdi?

Ercan, Berrak'ın yüzündeki hoşnutsuzluğu hissetti.

"Bahar'ı görmeye geldim."

Cevap vermedi Berrak. Hastane güvenliğini çağırmayı düşündü. Bir şey diyemedi. Basireti bağlandı.

Kapı açıldı o an. Bahar sesleri duymuştu. Solgun yüzü, çökmüş ruh haline rağmen rüya gibi güzeldi. Üzerinde pijamalar vardı. Sesi duyar duymaz fırlamıştı yataktan. Hızla Ercan'a sarıldı. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Ercan da duygulanmıştı, yaşlar boşalıyordu gözünden. Sarmaş dolaş odaya girdiler.

Aydın adamlarıyla içeriye girecekti ki Berrak onları engelledi.

Kem küm etti Aydın.

"Ercan'ın arkadaşıyız."

"İyi, burada bekleyin öyleyse."

Çaresiz bekleyeceklerdi. Problem çıksın istemiyorlardı. Berrak da giremedi içeriye, kardeşinin ağlayarak Ercan'a sarılması duygulandırmıştı onu.

Hem güzel bir gelişmeydi bu. Belki sevgilisini görmesi bir şok etkisi yaratır, normale dönmesini sağlardı.

Bahar ağlıyordu.

"Aşkım neredeydin? Niye aramadın? Cinler Aybike'yi öldürdü. Beni de öldürecekler."

"Korkma bebeğim. Sana bir şey olmayacak."

"Hiç ayrılma yanımdan, lütfen."

"Ayrılmayacağım aşkım."

Ercan yerinden kalktı ve pencereye baktı. Camın demirleri yoktu ve yükseklik fazla değildi. Bu fırsatı bir daha yakalayamayabilirdi.

"Aşkım gel yanıma."

Bahar'ı yüzü dışarıya, arkası kendine doğru olacak biçimde pencereye oturttu. İyice arkasına yanaştı ve koltuk altlarından tuttu. Bacaklarını açtı ve duvara dayayarak destek aldı. Yavaş yavaş aşağı sarkıttı ve sessizce "Dikkatli ol bırakıyorum" dedi.

Bahar hastanenin çimenlerine düştü. Kendisiyle birlikte, ipi her nereye takılmışsa muska da yere düşmüştü.

"Ben iyiyim, hadi sen de atla" diyerek başını kaldırıp pencereye baktı. Ercan'ın yüzü çürümüş, etleri dökülüyordu. Elbiseleri parça pinçik olmuştu.

İçinden küçük kurtçuklar çıkıp pencereden aşağı dökülüyordu. Bir kulağı kanlar içinde sarkıyordu. Bahar nefesinin kesildiğini hissetti. Bütün vücudu titriyordu.

Ercan pencereden atlamak üzereyken, tam altında duran Bahar'ın çekilmemesine ve yüzündeki garip ifadeye bir anlam veremedi.

"Aşkım, çekil de atlayayım."

"Gebereceksiiin!"

Penceredeki canavar iğrenç sesiyle konuşuyordu. Koşmaya başladı.

"Aşkım ne oluyor?" dedi Ercan. Telaşlanmıştı. Hızla atladı pencereden ve Bahar'ın ardından koşmaya başladı.

Bahar geriye baktığında canavarın da pencereden atladığını ve peşinden koştuğunu gördü.

"İmdaaat!"

Aydın ve adamları gelen sesle irkildiler. Birbirlerine baktılar. Berrak endişeyle "Kardeşimin sesi" dedi. Paldır küldür daldılar odaya. Açık pencereyi görünce hemen atlayıp koşuşturmaya başladılar.

Eşini hastaneye getiren adam, normal bir hızla arabayı sürüyorken birden gaz pedalı dibe kadar basıldı. Direksiyon kendi kendine hareket ediyordu.

Bahar gittikçe yaklaşan canavara yakalanmamak için var gücüyle koşuyordu. Çim alan bitti ve kontrolsüzce kaldırıma, oradan da yola fırladı.

Ercan'ın "Hayır" çığlığı arabanın sesine karıştı. Yollar kana bulanmıştı. Aydın dondu kaldı. Ne yapacağını bilemiyordu. Operasyon tecrübesi olan

Kara Zıpkalılar hızla Ercan'ın yanına koştular. Çevredeki insanlar yavaş yavaş kaza mahalline geliyordu. Spreyle Ercan'ı bayılttılar. Kargaşadan faydalanarak minibüse taşıdılar.

"Aydın nerede?" dedi biri. Birbirlerine baktılar. Aydın yoktu yanlarında. Bir tanesi Ercan'ın başında minibüste beklerken diğer ikisi kaza yerine koştular. Aydın Tuğlacı şaşkın gözlerle bakınıyordu etrafa. Yanına yanaşıp,

"Hemen terk edelim burayı" dediler. Aydın, şaşkınca salladı başını. Hala kendinde değildi.

Cin TarikatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin