Son günlerde cinayet haberleriyle çalkalanan ülke gündemi, Konya'daki toplu intiharla şoke oldu. Ajansların geçtiği bilgiye göre, bir tarikatın üyesi olduğu düşünülen çeşitli yaşlardaki 48 erkekten 46'sı siyanür içerek intihar etmiş ve intihara zorlanmıştı. 2 erkek ise vurularak öldürülmüştü. Olay bir intihar mıydı, yoksa... Her konuda bilgisi olan (!) yorumcular karar verememişti. Uzmanlar net açıklama yapmıyor, televizyonlar ise aklına geleni konuşuyordu.
"Efendim olayın basit bir intihar olmadığı aşikâr. Bunu anlamak için âlim olmaya gerek yok. Hatta intihara direnen iki kişi de vurularak öldürülmüş..."
"Bir tarikatın tüm müritlerinin intihar ettiği söyleniyor. İntiharın ardından da cennete gideceklerine inanıyorlarmış. Öncelikle şunu bir iyice öğrenmeliyiz ki intihar eden hiç kimse cennete gidemez. Allah (C.C)... Ayetinde der ki..."
"Kriminolojinin raporu doğrultusunda konuşsak daha doğru olur. Bu şekilde yapılan yorumlar farazi kalıyor. Yine de bir beyin jimnastiği yapmak gerekirse..."
"Sualinize yine bir sualle cevap vermek istiyorum. Türkiye'de yeterli din eğitimi var mıdır? Çok açık ki, yeterli bir din eğitimi yoktur. Eğer devlet olarak vatandaşlarınıza güzel dinimizi öğretmezseniz bu boşluğu birileri dolduracaktır. Bunlar arasında mübarek insanlar olduğu gibi, sapkın fikirlere sahip insanlar da olacaktır."
"Bir kez daha görüyoruz ki, Atatürk çok büyük bir lider. Ülkemize yerleştirdiği laiklik kurumu toplumumuzu yobaz tarikatlardan koruyor. Onlara büyüme, gelişme fırsatı vermiyor. Din devleti özlemi çekenlerin bu manzaraya bir kez daha bakmasını istiyorum. İşte laiklikten uzak, bilimden, demokrasiden uzak sistemleri benimseyenlerin hali. Bu tarikatlar kendi üyelerine dahi acımıyor..."
Uzadı gitti yorumlar ve herkes 'Ben dememiş miydim?' demeye getirdi.
Cinayetlerin veya intiharların haberi iki farklı yerde, iki farklı tepkiyle karşılandı.
Cihangir Ateşdağlı uzun zamandır hiçbir habere bu kadar çok sevinmemişti. Baş belası İmam Sait'in fanatik müritleri nihayet sahneden çekilmişti.
"Allah'ın izniyle cemaatimiz ilelebet payidar kalacaktır."
"inşallah!"
Cenk neler olup bittiğini tam olarak anlayamasa da cemaat açısından olumlu gelişmeler yaşandığını kolaylıkla fark ediyordu.
"Baba bu intihar eden adamlar kim?"
Cihangir Bey oğluna baktı.
"Ettirilenler!" diyerek bir düzeltme ile başladı sözlerine. Oğlunun durumu onu bazen ümitsizliğe sevk ediyordu. Bu büyük imparatorluğu yönetebilecek mi acaba, diye düşünüyordu.
"Evladım, İmam Sait'in müritlerinden başka kimlerin ölümü bizi bu kadar sevindirir?"
Hanife Hanım da dâhil oldu sohbete.
"Adi batasıca, kendi de gebereymiş..."
"O da olur hanım. Suyu çoktan sınmıştır."
Cemaatin istihbarat şefini göstererek,
"Kara Zipkalılar bizim eşeklere benzemez. Tez zamanda İmam'ı da bulup işini görürler."
İstihbarat şefi keyifsizce başını öne eğdi. Ateşdağlı haklıydı. Gerçekten de tarikata karşı pek varlık gösterememişlerdi.
"Cihangir, biz işimizi sağlama alalım, imam gücünü kaybetmişken değerlendirelim bu fırsatı."
"O artık yaşayan bir cenaze hanım, merak etme."