Kara Zıpkalılar verilen bilgiler doğrultusunda geniş çaplı bir araştırma yaptı. Hasan'ın uyarısıyla polisle hiçbir işbirliği yapılmadı. İmam, Konya polis teşkilatında çok iyi örgütlenmişti. Dizinin dibine yerleştirdiği öğrenciler şimdi komiser, amir olmuşlardı.
Uzun bir liste yapıldı. Tarikatın lider kadrosu ve fanatik müritlerin isimleri kümelere ayrılarak yazıldı. Başını İmam Sait'in çektiği bir öncelikler grubu oluşturuldu. Büyük patlamada ölenlerin isimleri çizildi. Ölenler arasında İmam yoktu. Ancak kimliği tam olarak tespit edilemeyen cesetler vardı. Yanmış veya parçalanmışlardı. İmam bunların içinde olabilirdi. Arzu edilen, bir an önce onun da isminin çizilmesiydi.
Patlamadan sonra tarikat, şehrin muhtelif yerlerine dağılmıştı. Müritlerin kaldığı evler tespit edildi. Operasyon birlikleri hazırlandı. Konya dışındaki Kara Zipkalılar'a ait villa operasyon komuta merkezi olarak belirlendi. Son hazırlıklar tamamlandıktan sonra Ali Fırat düğmeye bastı.
Şehir uykudaydı, gündüz geceyle nöbetini değiştirirken güneş, bir yemin gibi sadıktı randevusuna. Milyar yıllık yorgunluğuyla ağır ağır doğruluyordu. Küçük arkadaş grupları olmuştu ışık huzmeleri, güneşten çılgınca kopuyor ve dünyaya doğru savruluyorlardı.
Güneşin çocukları ellerinde sarıçiçeklerle, yeni umutlarla, Konyalarını aydınlatarak; her yaprakla, her böcekle buluşarak neşeyle iniyorlardı karanlığı delmeye. Aralık perdelerden hızla giriyorlardı evlere; ırk, cinsiyet, zengin, fakir ayrımı yapmıyorlardı.
Ayrımsız kırpıştırıyorlardı gözleri. Belki o gözler bir generale, bir devler başkanına ve belki de bir deri işçisine aitti.
Bir şafak vakti başladı operasyon. Kara Zipkalılar, ellerindeki ölüm listeleriyle giriyorlardı belirlenmiş adreslere.
Kapılar aynı anda kırıldı ve eşikler aynı anda geçildi.
Ali Fırat, ikinci sigarasını yaktı. Derin bir nefes alıp ciğerlerini doldurduktan sonra "Eh işte" dercesine elindeki kâğıda üfürdü mavimsi dumanı. Kâğıda çarpan duman yanlara doğru savruldu. Dumanın kalkmasıyla bir isim listesi belirdi. Muntazam biçimde alt alta yazılmış isimler, soy isimler, görevler ve lakaplar vardı. En başta İmam Sait Haykıran -Şeyh- yazıyordu. Kimi isimlerin üstü çizilmişti. Operasyon birliklerinin komutanları öldürülenlerin isimlerini saniye saniye bildiriliyordu.
Her haberde elindeki kalemi listenin başına kaydırıyor ancak daha sonra ortalardan, alttan bir iki ismin üstünü çiziyordu.
İşaret parmağının küçük bir hareketiyle sigarasının küllerini villanın parke zeminiyle buluşturdu. Çok fonksiyonlu saatinin bip sesiyle bakışlarını saatine yöneltti. Kronometre 4.37'de durmuştu.
Arabalardan iniş ve tekrar biniş süresi dört dakika otuz yedi saniye olarak hesaplanmıştı. Operasyonun en can alıcı kısmıydı. On dört manganın her biri siyah minibüslerine binmiş ve komuta merkezine doğru yola çıkmak üzere kontağı çevrilmiş olmalıydılar.
Geniş odada uydu bağlantılı bilgisayarların başındaki askerler operasyonla ilgili son bilgileri alıyordu.
Ali Fırat, "Durum nedir çocuklar?" diye sordu.
Büyükçe burunlu bir Kara Zipkalı asker, bilgisayar ekranını göstererek "Komutanım, 9 manga tam zamanında bindiler" dedi. Ekranda içlerinde manga komutanı ve altı askerin isimlerinin yazılı olduğu on dört kutucuk vardı. Dokuz tanesinin ışığı yanıyordu. Manga komutanları kollarındaki uydu bağlantılı saatler aracılığı ile araçlarına bindikleri anda bir düğmeye basıyor ve "Araçlara binildi" bilgisini merkeze ulaştırıyordu.