43. Bölüm: Korku dalgası yayılıyor

100 6 0
                                    

Cihangir Ateşdağlı, yalının geniş salonunda dört dönüyordu. Üzerinde sabahlığı vardı. Bir yandan pencereye koşuşturup dışarı bakıyor, bir yandan televizyona göz gezdiriyor ve elinde sıktığı kâğıda bakıyordu. 

Ulular Meclisinin üyesi olan, dokuz isim yazıyordu kâğıtta. Her birinin ölüm haberi geldikçe kâğıda not düşmüştü.

Bursa'dan, Hatay'dan, İzmit'ten, İstanbul'dan dalga dalga geliyordu ölüm haberleri. Cihangir Bey ailesini de alıp derhal Tarabya'daki villaya kaçmak istediyse de koruma müdürü mani olmuştu.

"Villa deşifre edilmiş olabilir efendim. Yolda bize tuzak kurabilirler. En güvenli yer burası. 60 kişilik ağır silahlı koruma ekibimiz var. Her yer kamerayla, elektrik verilmiş dikenli tellerle çevrili." demişti. 

Yine de korkuyordu, kendisi eşi ve oğlu adına korkuyordu. Kâğıda baktı tekrar. Yaşadığı en korkunç gecelerden biriydi. Gecenin dördünden sonra on beş yirmi dakikada bir, bir arkadaşının ölüm haberini almıştı. Yoksa sıra... Midesinin içinde bir petrol kuyusu alev alev
yanıyordu.

Annesiyle birlikte üçlü koltukta oturmakta olan Cenk spikere kulak kabarttı.

"Gece yarısı başlayan cinayetler zincirine bir yenisi daha eklendi. Ölenlerin ortak özelliği İslami
görüşlerle tanınan büyük tüccar ve sanayici olmaları. 

Son gelen haber İran'dan. Ülkemizin önde gelen tekstilcilerinden Mahmut Polatlı, Tahran'daki villasında öldürüldü Haberin detayları için ihlas Haber Ajansı'nın Tahran muhabiri Ekrem Mercan'a bağlanıyoruz. Ekrem söz sende...

"Evet, Aslı şuanda Tahran yakınlarında büyük bir villanın önündeyiz. İran polisi inceleme yapıyor. Edindiğimiz bilgilere göre Mahmut Polatlı gece yarısı yatağında boğazı kesilerek öldürülmüş.

Tahran emniyet müdürü burada, büyükelçiliğimizden görevliler burada. Kimse açıklama yapmıyor. İslami görüşleriyle tanınan Polatlı, İran'da hangi güç odaklarının hedefi oldu, bunu anlamaya çalışıyoruz. .. "


Cihangir Bey titreyen elleriyle Mahmut Polatlı'nın ismini yazdı. 0 da diğerleri gibi gece yarısı
boğazı kesilerek öldürülmüştü. 

Cihangir Bey'in ensesinden kocaman bir ter damlası kopup sırtından aşağıya doğru kaymaya başladı. Kırk yıllık arkadaşı Mahmut'un Tahran'da evi olduğunu şimdi öğrenmişti. Katiller nasıl oluyordu da Tahran'a kadar uzanabilıyordu?

On birinci cinayet haberi Almanya'dan geldi. Cihangir Bey'in yanağı seğirmeye başladı.Kendisine hâkim olamıyordu. Elindeki kâğıdı düşürdü.Vücudu titremeye ve yavaşça büzülmeye başladı. 

"Baba.... Baba......" diye bağırdı Cenk. Hanife Hanım dilaltı hapını getirmek için yatak odasına koştu.

Koruma müdürü soğukkanlıydı. Patronunun kalp rahatsızlığını bildiği için, kullandığı ilacından
bir kutu taşırdı. Dilaltı hapını Cihangir Bey'in ağzına yerleştirdi. Hanife Hanım da elinde ilaç kutusuyla salona girmişti. "Ben verdim efendim. Telaşlanmayın" dedi.

Koruma müdürü yalının sağlık kabinini arayarak ambulansın hazırlanmasının istedi. Bu hengâme esnasında spiker 12. cinayet haberini de iletti. 

Yine garip bir ölümdü. Maktulün karısının ifadesine göre, yatakta sohbet ediyorlarmış (!) birden kocasının boğazından kanlar fışkırmış. Bu cinayetle birlikte Ulular Meclisi'nin yaşayan üç üyesi kalmıştı. 

Cihangir Bey, Cenk ve İmam...






Cin TarikatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin