35. Bölüm: Hasan'ın talihi dönüyor

193 12 0
                                    

İlyas Bey, Kredi Yurtlar Kurumu'ndaki odasında hayretler içerisinde telefonu kapattı. Arayan İmam Sait Haykıran'dı. Söylediklerini tam olarak algılayabilmek için koltuğuna yaslanıp düşünmeye başladı. 

Her kelimeyi tekrar hatırlamaya çalışıyordu: "Hasan üniversite sınavlarına hazırlanacak", "İstanbul'da bir dershaneye gidecek", "Orada ev tutacağız", "Tüm masrafları tarikat karşılayacak!"

Şaşırmıştı.

İmam Sait, Hasan'ın üniversiteye girişine bizzat engel olmuşken şimdi de sınava hazırlanmasını istiyordu. Ne değişmişti acaba? Ayrıca ne diye İstanbul'da hazırlanacaktı? "Bursa'da dershane yok mu?" diye düşündü. 

Hem İstanbul'da dershaneye gidecekse ev tutmalarına ne lüzum vardı? Tarikatın bir sürü evi, yurdu varken... İlyas Bey tarikat hiyerarşisine çok sıkı bağlı olduğu için Şeyh'i İmam Sait'e karşı gelmemiş, "Tamam" demişti ama içi içini yiyordu. Hasan'ın evden ayrılacak olması fikri onu çok üzüyordu.

Akşam yemeğinde doğru düzgün bir şey yemedi. Üç beş tane yaprak sarmasını çatalıyla o yana bu yana iterek biraz oyalandı. Yoğurttan bir iki gıdım aldı, sonra da masadan kalktı. Oturma odasına gidip televizyonu açtı.

Neriman Hanım'ın içi rahat etmedi. Yemeğini yarım bırakıp yatak odasına geçti.

"Hayrola Bey? Hiçbir şey yemedin. Yemekleri mi beğenmedin?" İlyas Bey yüzünü iyice ekşiterek cevap verdi:

"Deli deli konuşma Neriman."

"Seni böyle keyifsiz görünce..."

"Keyifsizliğim yemekle ilgili değil hatun. Hasan'la ilgili."

Neriman Hanım birden telaşlandı.

"Ne olmuş Hasan'a?"

İlyas Bey uzun bir süre daha sessiz kaldıktan sonra Hasan'ı da çağırarak, İmam Sait'in kendisine söylediklerini bir bir anlattı.

Hasan'ın ağzı kulaklarına varmıştı. Üniversiteye gitmek en büyük hayaliydi. Sınava iki ay kalmıştı ama bunun pek önemi yoktu. 

ÖSS'yi kazanamaması mevzubahis olamazdı. Odasına gidip, üniversiteye hazırlık kitaplarını raftan indirdi. Fiziği, matematiği, kimyası, biyolojisi, Türkçesi bu derslerin her birini mükemmel seviyede biliyordu. Özellikle fizik ve matematik Hasan'ın hobisiydi. Birçok bilimsel yayını, dergiyi takip ediyor ve kendini sürekli geliştiriyordu. 

Ebcet, cifir ve hüddamlıkla ilgileniyor olması da fizik ve matematiği çok iyi bilmesini gerektiriyordu. Sınavı kazanacağından şimdiden emindi.

Hasan o akşam Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nin hayaliyle yattı. Artık onun da kızlı erkekli ortamları, arkadaşları olacaktı. Defalarca sağa sola döndü. Gözüne uyku girmiyordu. İstanbul'da kendisini bekleyen renkli hayatı düşlüyordu.

Neriman Hanım ve İlyas Bey sırtları dönük yatmışlardı. İkisi de uyuyamamıştı. Neriman Hanım oğlunun İstanbul'da bir başına ne yiyip ne içeceğini düşünüyordu. 

Ayrılık daha şimdiden yüreğini yakıyordu. İmam'a karşı gelememesine rağmen İlyas Bey'in de hiç aklı yatmıyordu İstanbul olayına.

İlyas Bey sabaha kadar uyuyamadı. Sabah namazını kıldıktan sonra oturma odasına geçti. Işıkları yakmadan bir koltuğa oturdu. Namazı kılarken dahi aklı oğluyla çalkalanmıştı. Kendini namaza verememişti. 

"Allah'ım sen kabul et" diye geçirdi içinden. İlle de oğlunun İstanbul'a gitmesi gerekiyorsa "Bari tayin isteyeyim de hanımı alıp ben de gideyim" diye düşündü. Öyle ya! Bursa'da dikili bağları mı vardı! İki kızını evlendirmişti. Tayin işi olmazsa emekliliğini dahi isteyebilirdi.+

Problemi bir nebze çözmenin rahatlığıyla koltuğun üzerinde uyuyakaldı.

Cin TarikatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin