57. Bölüm: Bomba

91 4 0
                                    

Kamyonet, önündeki arabayla birlikte Hüsrev Ağa Mahallesi'ne girdi. Şüphe dolu bakışlar arasında ilerleyen iki araç İmam Sait'in evinin bulunduğu sokağa kırdı direksiyonu.

İmam, sabah namazının ardından bodrumun geniş salonundaki aydınlık bir köşeye çekilmiş, kitapları karıştırıyordu. Günün ilk ışıkları sarı kağıtlar üzerindeki mürekkebi parıldatıyordu. Aklı Hasan'daydı. Acaba şifreleri çözüp duayı oluşturabilmiş miydi?

Bütün evlerin birbirine benzediği dar sokakta ilerleyen araba hızını azaltarak durdu. Şoför mahallinde oturan çilli suratlı adam, "Galiba bu ev" dedi. İşaret ettiği tarafa bakan şişman adam kısa bir muhasebe yaptı zihninde.

"Galibayla olmaz, kesin tespit etmemiz lazım."

Çilli, yaşadığı gergin dakikaların etkisiyle sinirlerine hâkim olamayarak "Nasıl galibayla olmaz?" dedi.

"Girip, 'İmam bu evde mi oturuyor?' diyeceğiz."

Şişko, durumu daha fazla germemek adına cevap vermedi.

İmam, tasa uzanarak fitili ateşledi. Çeşitli sembollerle kaplı Arami tasının içinden zayıf, renksiz bir alev yükseldi. İmam Sait'in önünde açık vaziyette duran Kur'an-ı Kerim ve eski bir âlimin kitabı vardı. 

Tespihini aldı. Her sabah yapmaya çalıştığı zihin jimnastiği için ilk duayı okumaya başladı. Bir anda geniş salon yoğun bir ısı dalgasıyla doldu. Duayı bitirip yaklaşık bir buçuk metre önündeki tasa üfürdü. Cansız alev bir anda hırçınlaşıp göğe yükseldi. Ölümü andıran bir çığlık kapladı her yeri.

Tespihini çekti. Bir başka dua okuyarak aynı biçimde tasa üfürdü fakat cılız ateşte hiçbir değişiklik olmadı. Duada yanlışlık yaptığını düşünerek Hasan'ın çözdüğü şifrelerden oluşan özel defterini açtı. Biraz önce okuduğu duayı sayfaları karıştırarak buldu. Evet, son kısmında hata yapmıştı.

Hatalı kısmı düzelterek yeniden okudu. Üflemesiyle beraber bağımsızlığını kazanan cin o an yandı. Alevler tavana yükseldi.

Önünde durdukları evin tarif edilen yer olup olmadığını anlamak için iyice bakıyorlar ancak bir türlü emin olamıyorlardı. Perdelerin ardındaki kuşkulu gözler, bir iki dakikadır hareket etmeyen iki aracı süzmeye başladı. Tarikat mensuplarının birbirinin telefonunu çaldırmasıyla aralanan perdelerin sayısı artıyordu. Sokakta gizli bir öfke dalga dalga yayılıyordu.

Otomobildekiler ne yapacaklarına karar veremeyince, kamyonettekileri de heyecana sokmuştu.

"Ne bekliyor bunlar ya?"
Kamyonetin şoförü telefonunu çevirip Çilli'yi aradı.

"Abi çalıştıralım mı mekanizmayı? Bir iki evin perdesi oynadı. Acele edelim."

Çilli kararsızdı. Evler birbirine çok benziyordu. Hiçbirinde numara yoktu. Renkler hemen hemen aynıydı. Bahçe duvarı ve evlerin kat sayısına göre tarif edilen İmam'ın evi de herhalde burasıydı. Daha fazla beklemenin anlamı yoktu. 'Mekanizmayı çalıştır" dedi. 

Geri sayımı başlatan şoför ve arkadaşı araçtan indiler ve hemen öndeki arabaya yürümeye başladılar. Kamyonetin iki personeli üç beş adım atmışlardı ki bir anda çevrelerindeki evlerin demir kapıları açıldı.

Birbirlerine çok benzeyen gençler çıkmaya başladı. Entari biçimli uzun beyaz gecelik giymişlerdi. Birçoğunun başında namaz takkesi vardı. Elde satır, döner bıçağı, kalaşnikof, tabanca, sopa, çeşit çeşit silahlarla geliyorlardı. Kim o anda neyi kapmışsa öyle çıkmıştı. Dar sokak, bir anda kırkın üstünde kişiyle dolmuştu.

Cin TarikatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin