Bir haftadan fazla olmuştu yalıdan çıkmayalı. Cenk sıkıntıdan patlıyordu ama... Hızlı başladığı eğitim ve finans grubu başkanlığı fiili olarak sona ermişti. İşlerle ilgilenemiyordu. Cihangir Bey ve Hanife Hanım yalıda geçirdikleri günler boyunca bol bol sohbet ettiler. Uzun hesaplar sonucunda iki yolda karar kıldılar.
İki planın da amacı aynıydı: İmam'ı öldürmek. Sakıncalı yönleri olabilirdi. Ağır sonuçlar doğurabilirdi. İyi hesap etmek gerekiyordu. Birçok defa konuşmuşlardı.
"Cihangir, en iyisi Paşa'ya haber vermek. Sen, oğlunun şirketine yüklüce bir miktar para transferi yap, Halit Nurullah olayında olduğu gibi bu işi de onlar temizlesin."
"Para sorun değil Hanife. Verelim vermesine ama..."
"Aması ne?"
"Yani Hanife demem o ki, bu adam neticede kiralık katil değil. Koskoca Paşa!"
"Halit'i öldürdüğünde oğlunun inşaat şirketinden piyasa fiyatının üç dört katı fazlasıyla milyonlarca dolarlık malzeme satın aldık. Bu bir nevi kiralık katillik değil mi?"
"Bilemiyorum Hanife, aklım karışık. Acaba herhangi bir işadamı gelip aynı parayı verse hatta daha fazlasını verse istediği adamı öldürtebilir mi?"
"Cihangir, senin aklını karıştıran nedir?"
"Arif Paşa Kara Zipkalılar'ın komutanı olarak yıllardır bizim düşmanımızdı. Gerçi biz onu tanımıyorduk, ismini cismini bilmiyorduk ama o Ateşdağlı ailesini tanıyordu. Bir gün pat diye çıktı karşımıza ve Kara Zipkalılar'ın komutanı olduğunu söyledi. o güne kadar kara Zipkalılar'ın varlığını biliyorduk ama tek bir üyesini dahi tanımıyorduk bu adamın karşımıza çıkıp kendini tanıtması bizim hangi günlerimize denk geldi?"
Cihangir Bey eşinin yüzüne baktı.
"Yumuşama politikası uyguladığımız ve Cemaatin eylemci yapısını bitirdiğimiz zaman" diyerek cevap verdi Hanife Hanım.
"Evet. Bu politikaları sürdürmemiz gerektiğini söyledi. Hatta kendisinin de bize yardımcı olabileceğini iletti. Tabi, oğlunun inşaat işiyle uğraştığını eklemeyi de unutmadı."
"Sonra biz ne yaptık, Halit Nurullah'ın cemaat içindeki sert muhalefetini susturmak ve büyüyen gücünü engellemek için onu öldürttük."
Onayladı Hanife Hanım.
"Galiba ikimiz de bir hata yaptık. Paşa'nın bizimle temasa geçmesini sadece para ile ilişkilendirerek önemli bir noktayı atladık.
Bizimle ne zaman görüştü?" Cihangir Bey sorusunu kendi cevapladı "Cemaatilim anlaştığı zaman. Peki, neden daha önce değil? Cemaat'in Ateşdağlı sülalesi tarafından yönetildiği, Türk istihbaratı tarafından yıllardır biliniyordu. Şimdi ne değişti?"
Cihangir Bey yutkunduktan sonra kaldığı yerden devam etti.
"Bence bu kara Zipkalılar'ın politikası. Yani onlar da radikal dinci unsurların törpülenmesini istiyor. O nedenle benim sistemle uyumlulaşma politikamı destekliyorlar."
Hanife Hanım kocasının söylediklerine bir anlam veremedi. "Bütün bunları biliyoruz zaten. Hatta Cenk'e bile anlattık. Bir daha niçin tekrarlıyorsun?"
"Atladığımız bir nokta var da ondan Hanife."
"Atladığımız bir nokta var da ondan Hanife.
"Nasıl bir nokta?
"Bir sürü cinayet oldu. Türkiye karıştı. Hatta dünya medyası dahi gelişmeleri yakından izliyor.
Biz tüm yaşananları bizle ilgili değişilmiş gibi yansıttık. Kara Zipkalılar da buna inandı. Şimdi çıkıp da tüm cinayetleri Cemaati ele geçirmeye çalışan sapık bir tarikat işliyor dersek, Ateşdağlı ailesinin itibarı yerlerde sürünür.
"Yani..."
"Yanisi, Paşa'yı arayıp İmam Sait'i öldür diyemeyiz. Eğer dersek Arif Paşa, Cemaati radikal unsurlardan arındırma işini beceremediğimizi düşünür."
"Zaten beceremediğimiz için onu aramıyor muyuz?"
"Hayır, hayır. Onu demiyorum. Arif Paşa'nın bizim başarısız olduğumuzu düşüneceği nokta İmam Sait'i öldürememek değil."
"Ne öyleyse?"
"Arif Paşa, bizim cemaati ilimanlaştırma misyonunu beceremediğimizi düşünür. Böyle bir düşünceye kapılırsa Ateşdağlı Ailesi'ni temizler, ihaleyi bir başka aileye verir."
Hanife Hanım eşinin kurduğu mantığı çözümlemeye çalıştı.
"Peki Kara Zipkalılar cinayetlerin bizim cemaate hâkim olamadığımızdan dolayı yaşandığını bir şekilde öğrenemezler mi?"
"Sanmam. Bizimle ilgili olduğunu düşünseler bugüne kadar yansıtırlardı."
İmam Sait'i Kara Zipkalılara havale etme fikri pek tutarlı değildi. B planını konuşmaya başladılar.