Doktor, siyah Jaguar'ıyla kırmızı ışıkta beklerken elindeki adrese tekrar baktı. Sarının yanmasıyla önündeki araba ok gibi fırladı. Doktor frendeki ayağını yavaşça kaldırıp gaza dokundu.
Ece Boran dosyasında finale yaklaşıyordu. Biraz sonra yapacağı görüşme son nokta olabilirdi. Bağlantısızmış gibi görünen unsurlar aslında bir bütünün küçük parçalarıydı. Ece'nin çizdiği resimler birleştirici bir çimento etkisi yaratmıştı. Özellikle 'kapının ardındaki gözler resmiyle ilgili yaptığı odanın kapısıydı yorumu birçok noktayı aydınlatıyordu.
Ceyda ve Ali Fırat'ın birbirlerine olan aşkları ve aynı zamanda varlığını tahmin ettiği aradaki cinsel sorunlar,
önce yazılıp sonra silinen Serkan Güneri ismi, Ali Fırat'ın karanlık kişiliği... Tüm ana başlıklar geçti zihninden. Senaryoyu da hemen hemen oluşturmuştu.Aydınlatılması gereken tek esrar, Ceyda ve Ali Fırat arasındaki cinsel sorunların mahiyetiydi.
Ali Fıratın sorgu tekniklerini bilmesi dolayısıyla bir türlü açığa çıkartamadığı cinsel problemini farklı bir yöntemle araştırmaya karar vermişti. İstanbul Tabipler Odası Başkanı'yla olan arkadaşlık bağını kullanarak tüm ürologlara faks çektirdi ve Ali Fırat Boran isimli bir muayene kâğıdı olup olmadığını sordu.Özel bir tıp merkezinden olumlu yanıt gelmişti.
Aracını çalışır vaziyette, otoparkın yirmi yaşlarındaki görevlisine bıraktı. Çocuk, büyük bir iştahla oturdu son model Jaguar'ın şoför koltuğuna. Doktor, aracının ardından kısa bir an baktıktan sonra üroloğun adresini otoparkın bıyıklı kâhyasına sordu. İhtiyar kâhya kulağa keyif veren şivesiyle, "Hele babam, binaya
girdikten sonra asansöre binip 4. kata çıkisen. Orada yazıyı görürsün zati, kocaman bir zil vardır, oraya basiin, hama açar ſemşire" diyerek ayrıntılı bir tarif yaptı.Doktor gülümseyerek yürümeye başladı. Sıradan soruları bu derece önemseyen ve gayretle cevaplamaya çalışan insanları düşündü. Gerçi ihtiyar kâhyanın durumunda bir hoşnutluk hali sezinliyordu. Sanki daha önce oraya gitmiş ve derdine çare bulmuş. 'Aman sen de git diyordu. "Zile basarsanız hemşire açar' sözüyle, ilgili kurumu, sorunları halleden, gelenin şifa bulduğu bir konuma sokuyordu. Kendi tedavi olmuştu ya kim giderse gitsin kapılar açılacak o da tedavi olacaktı.
Doktor tüm bu düşüncelerinin %95 oranda doğru olduğunu düşündü. Hatta dönüşte kâhyayı sınamaya karar verdi.
Dördüncü kata çıkıp, hostes kıza, Ürolog Dr. Tolga Bey ile randevusu olduğunu söyledi. Dr. Tolga kendisini bekliyordu. Psikolog, küçük Ece'nin korkularından bahsetti. Bu sorunun çözülebilmesi için ailenin içinde bulunduğu psikolojinin ortaya çıkarılması gerektiğini anlattı. Ali Fırat Boran ile ilgili muayenehane bilgilerine ihtiyacı olduğunu, çünkü ilgili kişinin bu bilgileri vermekten kaçındığını ekledi.
"Normal koşullarda hiçbir hastanın bilgisini vermem ancak Sayın Başkan'ın ricasını göz önüne alarak bir istisna yapabiliriz. Tabi benim de bir ricam olacak."
"Elbette, sizi dinliyorum."
"Eğer bir rapor istiyorsanız bilgilerin Tabipler Odası tarafından resmi bir yazıyla istenmesini rica ediyorum. Sadece sözlü bilgi yeterliyse bu bilgiyi benden aldığınızı unutmanız şartıyla hiçbir resmi prosedüre gerek kalmadan verebilirim."
Ürolog, Tabipler Odası Başkanlığı'yla ters düşmek istemiyor, bir yandan da kanuna aykırılığı ispat edilebilecek bir davranışta bulunmaktan çekiniyordu.
"Bana sadece Ali Fırat'ın ne derdi olduğunu söyleyin, rapor vs. önemli değil. Bu bilgiyi sizden aldığımı kimse bilemez. Lütfen rahat olunuz."
Dr. Tolga bilgisayarından arşive girerek Ali Fırat ile ilgili muayenehane sonuçlarını sözlü olarak aktardı.
Senaryo artık tamamlanmıştı. Küçük bir penis, erken boşalma ve bu konudaki aşırı takınt.... Meslek hayatının en ilginç vakalarından birini daha çözmüştü. Şimdi sırada Ali Fırat'ı karşısına alıp konuşmak vardı. Çok zor ve belki şartları ağır bir konuşma olacaktı, ama bunu yapmalıydı.
Otoparka geldiğinde, arabayı yanaştıran çocuk anahtarı aldığı gibi Jaguar'a koştu. Doktor, aracını beklerken kâhyanın yanına gitti ve ücreti ödedi. Bir yandan da gülümseyerek "Bu doktor çok yetenekli!" dedi. Mesaj, bıyıklı kâhyaya ulaşmıştı. "Heee eledir!" diyerek sırıttı ve etrafına bakınarak sadece doktorun işitebileceği bir sesle "Vallah bana ikinci baharımı yaşatii" dedi. Keyifli bir kahkaha attı.
Doktor, gülümseyerek bindi arabasına. Çocuğa bahşiş verdi.