Zekeriya ve Ali Fırat siteye girerek arabayı park edip apartmana yöneldiler. Merdivenleri çıkmaya başladılar. Serkan Güneri'nin dairesinin önünde durdular.
Ali Fırat sessizce:
"Burayı hallet, sonra da bize çık. Kapının önünde bekle" dedi. Zekeriya başıyla onayladı.
Ali Fırat merdivenleri çıkmaya devam etti. Zekeriya susturuculu tabancasını çıkartıp otomatiğin sönmesini bekledi. Her yan karanlık olunca Serkan Güneri'nin kapısındaki gözetleme deliği daha belirgin oldu.
Evin içinden gelen ışık delikten dışarı sızıyordu. Silahını bir karış mesafede tutarak
nişan aldı. Biraz eğildi silahını düzlemeye çalıştı. Pozisyonunu hiç bozmadan zile bastı. Hemen ardından bir kere daha bir kere daha uzun uzun bastı. Amacı içeridekini telaşlandırmak ve güvenlikle ilgili unsurları aklına getirmekti.Gece yarısı zil ardı ardına çalınca insan hızla kapıya yönelir sonrada tedirgin olur ve mutlaka gözetleme deliğinden bakardı. Zilin tek defa yumuşak biçimde çalınması, "komşudur" gibi algılanırdı. Diğer elini de silah tutan koluna destek yaptı.
Merminin tam yuvadan geçmesini istiyordu. İçeriden sızan ışık hafifçe kesildi, Zekeriya'nın parmağı tetiği kıpırdattı ve gözetleme deliğinin kararmasıyla tetiği çekti. Kurşun Serkan Güneri'nin sol gözünden girip beynine saplandı. Zekeriya kontrol etme gereksinimi duymadı. İçeride bir misafir olmuş olsa bile kapıya ev sahibi bakardı. Gözüne saplanan mermiden yaralı olarak kurtulma olasılığı da yoktu. Her şey
tamamdı.Ali Fırat kapıyı aralık bırakıp içeri girdi. Sessiz hareket ediyordu. Doğrudan yatak odasına yöneldi.
Kapıyı açmasıyla Ceyda'nın uyanması bir oldu.
"Aşkım sen mi geldin? Hiç duymadım."
"Evet."
Lambayı yaktı. Ceyda kırpıştırdı gözlerini. Bebekler kadar güzeldi. Tekrar kapadı. Gözleri yaşardı.
Yapamayacaktı. Kalbi delice atıyordu. Güzel yüzünü görmek bir anda kararlılığını zedelemişti.
"Aşkım, dikilme öyle. Hadi gel, özledim seni."
Ali Fırat denileni yaptı. Geniş yatakta kedinin yumağa dolanması gibi sarmaş dolaş öpüşmeye başladılar.
Ceyda bir yandan da geceliğini çıkarmaya çalışıyordu. Alt ve üst pijamasını, sutyenini çıkardı. Sırt üstü yatıp kocasını bacak arasına aldı. Öpüşmeye devam ettiler.
Ali Fırat bir anda kesti öpüşmeyi. Gözleri karanlığa alışmıştı. Dirsekleri üzerine doğrulup 15-20 cm yüksekten karısına bakmaya başladı.
"Arkamda istiyorum seni aşkım..."
"Ali Bey karınızın Serkan Güneri ile gönül ilişkisi var."
Sesler kulağında çınlıyordu.
"Ne oldu sevgilim? Tutamadın mı yoksa kendini?"
Ali Fırat ağırlığını tek dirseği üzerine verip eliyle karısının kaşlarını düzeltmeye başladı. Çocukça bir keyifle yaptı.
"Tutamadın mı kendini?" belki de her şeyin özeti buydu. Hiç evlenmemeliydi. Biliyordu böyle olacağını, kararını vermişti. Hiç evlenmeyecekti ama...
Âşık oldu.
Hiçbir şeyin anlamı yoktu.
Ceyda'nın kaşlarını düzeltmeyi bırakıp mengene gibi elleriyle ağzını ve burnunu sıkıca kapattı. Gözleri iki misli büyümüştü Ceyda'nın. Çırpınıyor iniltiler çıkartıyor ve kocasının sırtını tırmalıyordu.