Ali Fırat, Tarım Makineleri İthalat ve İhracat A. Ş.'ye geldi ve arabasını park etti. Binaya doğru yürürken geniş bahçenin içinde tesadüfen Aydın'ı gördü. O da erken gelmişti. Arkasından seslendi.
Beraber yürümeye başladılar. Hava kararmıştı. Bina önündeki nöbetçi duruşunu ve silah tutuşunu düzeltti. Kendisini özenle hazırlayan nöbetçiye dikkat etmeden içeriye girdiler.
Asansöre binip dördüncü kata çıktılar. Ali Fırat'ın odasına gittiler. Toplantı saatine kadar pek konuşmadılar. Ali Fırat neyi düşüneceğini şaşırmıştı. Kızını mı, karısını mı, cinayetleri mi, Müfettiş Serkan Güneri'yi mi, neyi? Bilemiyordu. Tüm bu karmaşık düşünceler içinde kızı ağır bastı. Psikoloğun söylediğine bir türlü anlam veremiyordu. "Annesinin öldürüleceğinden korkuyor..." Bu cümlenin içinden çıkamıyordu.
Kapı çaldı. Toplantının on dakika sonra başlayacağı söylendi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Kalkıp toplantı salonuna gittiler.
Zekeriya'nın kulakları dolduran "Dikkat!" sesi Arif Paşa'nın odaya girmek üzere olduğunun habercisiydi. Paşa 'Merhaba' dedikten sonra hızlı biçimde yerini aldı.
Simülasyon gösterisi için özel bir düzenek hazırlamıştı. Bir muhafız, sunumu başlattı.
İbrahim Ilgar'ın villası ve Ramazan Özhan'ın öldürüldüğü otel detaylarıyla anlatıldı. Villanın ve otelin çeşitli görüntüleri gösterildi. Sunumu yapan subay iki yerin de çok iyi korunuyor olmasına dikkat çekti.
Cesetler çeşitli açılardan defalarca gösterildi. İbrahim Ilgar'ın kömürleşmiş başı ve Ramazan Özhan'ın kopartılmış kolları... Subay, cinayetlerin ileniş biçimini anlattı.
Üç gencin fotoğrafı geldi ekrana. Uzun siyah paltolar ve boyunlarındaki büyük muskalar, kıyafet açısından birbirini tamamlıyordu. Gençlerin yüzündeki ifadesizlik dikkatlerini çekti.
Otelin ve villanın güvenlik kameraları katillerin bu mekânlara nasıl girdiklerini, neler yaptıklarını kaydetmişti. Kayıtlarda bir tek cinayet anı bulunmuyordu. Çünkü otel odalarına müşterinin mahrem alanı olması gerekçesiyle kamera konulmamıştı. Aynı gerekçeyle, villada da birçok kamera varken yatak odasında yoktu.
Villanın kamera kayıtlarıyla sunuma devam edildi. Ekranda uzun bir demir kapı ve sağ tarafta bekçi kulübesi görünüyordu. Kulübenin içi aydınlıktı. Büyük geniş camından dışarıya güçlü bir ışık sızıyordu. Sunumu yapan muhafız görüntüyü dondurarak bir noktaya işaret etti.
"Burası villanın giriş kapısı. Biraz sonra katiller içeri girecek. Ama öncelikle kameranın kayıt tarihini ve saatini not edelim."
Tarih 24.03.2006 saat ise 01.03'tü. Toplantıdakiler zamanla ilgili kısmı not ettiler.
Üç genç kapının önüne gelmişti. Sunumu yapan subay görüntüleri tekrar dondurdu ve uyardı:
"Bu kısmı çok dikkatli izleyelim."
Üç genç, büyük demir kapının yanına geldiler. Kapının demirlerinden tutunup yukarı doğru çıkmaya başladılar. Kapı zangır zangır sallanıyordu. İki kişi elinde silahlarla derhal kulübeden çıktı. Üç genç villanın bahçesine doğru atladılar. Silahlı iki adamın burnunun dibindeki üç kişiyi görmemesi bu görüntüleri daha önce izleyen Kara Zıpkalılar'ı hayrete düşürdü. Kara Zıpkalı subay görüntüleri dondurdu.
"Gördüğünüz gibi burada ilginç bir durum var. Üç katil güvenlik görevlilerinin gözünün önünde demir kapıya tırmanıyor, adamlar ellerinde silahla dışarı çıkıyorlar ama müdahale etmek yerine etraflarına bakınıyorlar. Sanki onları hiç görmüyorlarmış gibi..."