15. Bölüm: Ali Fırat toplantıya gidiyor

308 13 0
                                    

Akşam on bire doğru anca vardılar eve. Ceyda biraz daha iyiydi. Ece ise sakinleştiricinin etkisini tam olarak atamamıştı. Sarhoş gözlerle etrafı seyrediyordu. Kapı çaldı. Gelen üst kat komşularıydı. Ece'nin çığlıklarını duyup aşağı inmişler ve Ceyda'yı muhtemel bir ölümden kurtarmışlardı. Ali Fırat içeriye buyur etti misafirleri. Her şeyi yeni baştan bir kez daha konuştular.

Komşular, Ali Fırat'ın ısrarına rağmen fazla oturmadılar. Ece annesinin kucağında uykuya dalmıştı. Ali Fırat uyandırmamaya dikkat ederek kızını kucağına aldı. Sarı saçları ipek gibi tel tel kolundan aşağıya doğru sarkıyordu. Hafifçe yatağına koydu.

"Pijamasını giydirsem çocuk uyanır, ne yapsam acaba?" diye düşündü. Kısa bir ikilemin ardından pijamaları giydirmeye karar verdi.

Silah tutarken acımasızlaşan elleri şimdi, korkarcasına naziklikle kızına dokunuyordu. Usul usul üzerindeki giysileri açtı. Külot ve atlet kalmıştı. Kızını bu halde görünce geçmişi hatırladı. Ceyda ile birlikte nasıl da yıkarlardı onu. Ece suyu çok sever, neşe içinde gülümserdi. Hayatında gördüğü en güzel şeydi bu gülümseme.

Titreyen elleriyle kızının saçlarını okşadı. Birden irkildi. Üşüyecek, diye düşündü. Hemen pijamaları aramaya başladı. Bir iki dolabı karıştırdı ama bulamadı. İyice eli ayağına dolaştı. Bari yatağın içine sokayım üşümesin, dedi. Ece'yi yatağın ortasından alıp biraz kenara koydu ve yorganı açtı. Pijamalar katlanmış bir şekilde yorganın altında duruyordu. Görünce sevindi. Hemen alıp giydirmeye başladı. Bir yandan da "Ne kadar uzak kalmışım evden" dedi. Kızıyla daha fazla ilgilenmesi gerektiğini düşündü.

Gecelikleri giydirilirken Ece uyandı. Bir iki saniye kısık gözlerle babasına baktı ve tekrar yumdu gözlerini. Ali Fırat tebessüm ederek öptü kızını. Yatağına yatırıp, yorganı itinayla örttü. Işığı söndürüp, salona geçti. Ceyda televizyon izlerken uyumuştu. Üçlü koltuğun yanına gelip eğildi.

"Hayatım." Ceyda uyanır gibi oldu. "Uyuyakalmışsın, hadi kalk, yatak odasına geçelim."

"Ece nerede?"

"Yatırdım onu. Üstünü çıkartıp pijamalarını da giydirdim."

Gülümsedi Ceyda. Gözlerini kapatıp başını tekrar koltuğun küçük yastığına koydu. "Beni de yatırır mısın hayatım? Ama üstümü çıkartıp pijamalarımı da giydireceksin" dedi.

Ali Fırat da gülümsedi.

"Yatırırım tabi."

Eşinin yanağından öptü. "Yatırırım, üstünü çıkartırım ama geceliğini giydirir miyim bilmem" dedi. Muzipçe gülüyordu. Ceyda gözlerini açtı ve doğruldu. Tatlı bir tebessüm vardı dudaklarında.

"Ben ölümden döndüm, senin aklın nerede kalmış!"

Korku dolu saatlerden sonra biraz olsun neşelenmişti Ali Fırat.

Evlilik öncesi ilişkilerinde soğuk ve mesafeliydi. Ceyda ile kısa süreli bir tanışmanın ardından gerçekleşen evlilikleri, ciddiyet abidesi olan bu adamı biraz olsun değiştirmişti. Artık şakalardan, esprilerden rahatsız olmuyor, hatta bazen kendi de yapıyordu. İlk birkaç yıl bu durum ev ile sınırlıyken daha sonra iş yerindeki arkadaşlarına da katı bir tutumla davranmaktan vazgeçti. Hemen olmadı tabi bu değişim. Ancak Ali Fırat'ı uzun yıllar tanıyanlar fark etti. Çok seviyordu karısını, farklı bir değeri vardı gözünde.

Ceyda, "Üstünü çıkarsan hayatım. Yere çömelmişsin, kırışacaklar" dedi.

Fırsat bulamamıştı, ya da aklına gelmemişti. Sebep her ne ise günlük kıyafetleri hala üzerindeydi. Gerilim yüklü zamanın Ali Fırat'a olan sürprizleri bitmemişti. Cep telefonu çalmaya başladı. Çocuğu uyandırmasın diye hızla hareket etti ve masanın üzerinde duran telefonu, kimin aradığına bakmaksızın açtı. Telefon, Kara Zıpkalılar'dan geliyordu. Saat gece yarısını geçmişti. Telefondaki muhafız durumu özetledi. İbrahim Ilgar ve Ramazan Özhan öldürülmüştü ve Arif Paşa derhal "toplantı" emri vermişti.

"Tamam" diyerek telefonu kapattı.

"Ne oldu canım, kötü bir haber mi var?"

"Ne yazık ki, gitmem lazım."

Ceyda alışmıştı bu durumlara. Kocasının, devlet için çalışan gizli bir yapılanmanın içinde olduğunu hissediyordu. Ama daha fazlasını hiçbir şekilde tahmin edemiyordu. Ali Fırat da son derece ketumdu bu konuda.

"Tamam hayatım. Ne yapalım!"

Üzüldü Ali Fırat. Eşi iyileşmişti ama yine de onu yalnız bırakmak istemezdi. Koltuğa,yanına oturdu. "Nasıl oldun sen? İstersen Harunları çağırayım. Bu gece bizde kalsınlar" dedi. Harun'un evi çok yakındı. Bu gibi durumlarda abi kardeş yardımcı olurlardı birbirlerine. Genelde de Harun yardımcı olurdu abisine.

"Gerek yok" dedi Ceyda. "Bu saatte rahatsız etmeyelim, hem iyiyim ben."

Duraksadı Ali Fırat, hiçbir şey söylemedi. Cemaatin üst düzey iki ismi öldürülmüştü. Derhal ayrıntıları öğrenmek ve olay yerlerini incelemek istiyordu. Bir yandan da eşini bu durumda bırakıp gitmek istemiyordu. Ceyda kocasının düşünceli halini anladı ve,

"Neyse aşkım!" Gerekiyorsa gideceksin tabi. Hem iyiyim ben, merak etme" dedi.

Biraz sohbet ettiler. Çocuğun durumunu sordu Ceyda, Ali Fırat kısaca anlattı. "Mideni yıkarlarken ona da sakinleştirici iğne yapmışlar" dedi.+

Ceyda eşini yolcu etti. Kapalı olan cep telefonunu açtı...

Cin TarikatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin