Biz geldik.
Feelsli bir bölüm yazdım başımıza taş yağacak. Kavga etmezlerse garip geliyor.
Yorum ve vote atmayı unutmayın. Yıldıza dokunmayanın sınavları kötü gelsin aşkom.
İyi okumalar!
Bölüm Yedi: "Tutarım"
Havuzun kenarına tutunup ıslak saçlarımı geriye tararken içeceğimden bir yudum daha aldım. O sırada bahçeye Dylan girdi, bana yaklaştı ardından. Hafif önüme düşen güneş gözlüğümü parmağımla gözlerime ittim ve ona baktım.
"Havuzu mu kapattırdın?" Yanımda eğildi ve gözlüğümü çıkardı gözlerimden.
"Hayır, diğer herkes ikinci havuzda. VIP olan havuzu kapattırdım." Gözlerimi devirip gözlerinin içine bakarak tekrar pipetle içeceğimden bir yudum aldım. Beni izledi, gözleri ıslak vücuduma kaydığını gördüm. "Havuzun ortasında niye yüzümüyorsun?" diye sordu gözlüğü geri gözlerime takarken. Başımı çevirip havuzun ortasına baktım.
"Çünkü orası çok derin ve boğulmaktan korkuyorum." Havuzun kenarına diktiği adamlarını gösterdi.
"Seni kurtarırlar." dedi kendi gözlüğünü çıkartıp saçlarına takarken. Başımı sallayıp içeceğimden bir yudum daha aldım ve kenara bırakıp suya daldım. Ardından havuzun ortasına yüzmeye başladım.
Geldiğimde yüzeye çıktım ve ona döndüm. "Oldu mu?" Dudakları kıvrıldı ve başını sallarken üstündeki tişörtü çıkarttı. Gözlerim çıplak üst vücuduna kaydı istemsizce. Oldukça kaslıydı, fazlaca. Yaptığım şeyin farkına vardığımda gözlerimi suya diktim.
"Havuzu ikimiz için kapattırdım." dediğinde kaşlarım çatıldı. Havuza girip bana yüzmeye başlamasıyla onu izledim.
Dibimde durup benim aksime hiç yorulmadan su üstünde kalmaya başladığında ona baktım. "Yoruldun mu?" diye sordu. Gözlerimi kaçırırken olumsuz anlamda başımı salladım. İyi bir yüzücü değildim, evet ama yüzüme vurmamalıydı.
"Hayı..." Su yuttuğumda öksürmeye ve su yüzeyinde kalmak için çırpınmaya başlarken kollarımdan tuttu beni. Bir kolunu belime sardığında öksürerek ellerimi geniş omzuna koydum. "Senin yüzünden boğuluyordum." Çıplak belime sardığı kolunu umursamamaya çalıştım.
"O kadar da iyi yüzücü gibi değilsin sanki avukat, ne dersin?" Gözlerim göğüs kaslarına kaydı ama toparladım hemen kendimi. Başımı yan bir şekilde omzuna koyarken gözlerimi kapattım. Güneş gözlüğümü yüzümden çekip saçlarıma taktı.
"Yoruldum, biraz beni tutar mısın?"
"Tutarım." diye fısıldadı. Başımı salladım. Bir süre dinlendim kollarında.
Kendime gelip ondan ayrıldım ardından ve tekrar kenara yüzmeye başladım. Kollarımı havuzun kenarına koyup dengemi sağlarken o da yanıma geldi ve beni izlemeye başladı. İçeceğimden pipetle tekrar bir yudum alırken gözlerinin dudaklarıma kaydığını gördüm anlık. Ama hızla sert bakışlarını geri çekti. Ben de hafif bir utançla başımı başka tarafa çevirdim zaten.
"Havuzun diğer tarafına kadar yüzme yarışı yapalım mı?" diye sorduğumda bana çevirdi başını, ben de geri hızla ona döndüm.
"Bundan kazancım ne olacak?"
"İstediğin her şeyi başını ağrıtmadan bir gün yapacağım sen kazanırsan." Kaşlarım havalandı. "Ben kazanırsam da sen benim bir gün boyunca istediğim her şeyi yapacaksın."
"Kabul." Havuzun kenarından çekildi ve gerindi derin bir nefes verirken. "Sonunda baş ağrısız bir gün geçireceğim." Omzumu silktim.
"Başladı." diyip atıldım ve yüzmeye başladım.
Benden biraz sonra başladı ama havuzun ortasında ben yorgunlukla başımı kaldırdım ve şokla ona baktım. Çoktan en ucuna gitmişti bile. "Kalkıp yürümedin, değil mi?"
"Kaplumbağadan bir farkın yok." Kaşlarım çatıldı. Cidden benden yüz kat falan daha iyi yüzüyordu şerefsiz pislik. Buraya bu hızda geleceğim diye pertim çıkmıştı resmen. Zaten sabahtan beri yüzüyordum, ondan kaybetmiştim. Evet.
"Yoruldum." dedim ona bakarken. Bacağım ağrıyordu. Omzunu silkti.
"Gelip seni alamam." Ona doğru yüzmeye başladım yavaşça. Kollarım da ağrımaya başladığında sudaki dengemi kaybetmemek için tekrar durdum ve ona baktım. Derin bir nefes alırken gözlüğünü çıkartıp kenara koydu ve dalıp bana yüzmeye başladı.
Hemen dibimde sudan çıkıp ıslak saçlarını geriye taradı ve sırtını döndü bana. "Tutun." dediğini yaptım, yüzmeye başladı ve havuzun kenarına geldik. Çıktığımızda şezlonga koyduğum havluma ilerledim. Sadece yüzümü silip koydum kenara. "Ben odaya geçiyorum." dediğimde gözleri çıplak üst tarafıma kaydı.
"Havluyu üstüne alıp geç." dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Hayır." dediğimde bana yaklaştı yavaşça ve çenemden tutup gözlerine bakmamı sağladı.
"Yarışı ben kazandım." dediğinde unutmamasıyla mecburen salladım başımı. Omuzlarıma havluyu bıraktığımda yeterli mi diye ona bakacaktım ki yaptığım şey kabul görmediğinden kendisi el attı olaya. Önümü tamamen örttü ve kendisi de üstüne tişörtünü geçirirken odaya yürümeye başladık.
"Ne kadar burda kalacağız?" diye sordum.
"Üç hafta, benim ve adamlarım için yorucu bir yıl oldu." Mafyalar bile tatil yapıyordu, işimin yoğunluğu yüzünden ben ise bir yılın sonunda anca yapabiliyordum. Şansa bak ki o da Dylan'laydı. En azından, işlerimi halletmiştim. Yakın zamanda bir duruşmam yoktu.
Odaya çıktığımızda ilk onun duşunu almasını bekledim, ben girdim ardından. Belimde havluyla çıktığımda ıslak saçları ile telefona bakıyordu yatakta. Gözlerini bana çevirdi ve yanına gelmem için iki kere vurdu yatağa.
Dediğini yapıp yanına oturduğumda elini karnıma uzatmasıyla elini hızla tuttum refleksle. Gözlerime baktı. "Sakin ol, sana dokunacak değilim. Bandajına bakacaktım sadece." Başımı yanlış düşüncelerimin verdiği utançla hızla sallarken bıraktım elini. Bandajımı kaldırdı ve dikişleri çıkmış yaramı izledi. Doktora gitmiştik ve dün çıkarmışlardı. Derin bir nefes aldı.
"En son ne zaman seviştin? Çok gerginsin." dedi ayağa kalkarken. Kıyafetlerimi kurcalamaya başladı.
"Hatırlamıyorum." dedim utançla başımı eğerken. Bu konuların benim hakkımda konuşulmasını sevmiyordum. En son erkek arkadaşımla ayrılmadan önce yatmıştım ve bu cidden uzun bir zaman önceydi. "Asıl sen gerginsin."
"Evet çünkü hapse girdiğimden beri kimse ile sevişmedim." Eline yarım kollu gömleklerimden birini aldı. Dudakları kıvrıldı, bana baktı. "Belki de sevgilicilik oynumuza sevişmeyi de ekleyebiliriz." Gözlerimi kaçırdım, benim gay olduğumu bilmesinin imkanı yoktu. Sadece şerefsizin tekiydi ve benimle dalga geçiyordu işte.
"Aklından bile geçirme." Yanaklarıma ateş basmaya başladı.
"Dalga geçiyorum, seninle yatacak değilim." Yatağa bakmaya devam ettim yine de. Elinde kıyafetlerle geldi ve bana uzattı. "Bunları giyeceksin. Kapının önünde bekliyorum." Odadan çıktı.
Bana verdiği krem rengi pantalonu ve beyaz gömleği giydim. Saati de koluma takarken aynada kendime baktım.
Tüm gün ne derse direkt kabul etmem biraz zor olacaktı.
Gay Thomas... İlk yaşıyoruz, hikayelerimde hep Dylan gay olduğunu kabul ederdi.
Thomas sadece TRNC de biseksüel olduğunu biliyordu, diğerlerinde hep Dylan çocuğum açtırmıştı kendini.
Ehehe götcü Dylan iş başında
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.