Artık bölümler bu vakitlerde gelecek çünkü işe girdim. Vaktim olmuyor fazla.
Oy sınırı 50. Yorum sınırı da var, bol bol yorum istiyorum.
+18 var.
İyi okumalar!
Bölüm Yetmiş Sekiz: "Tüm Gece"
Birkaç gündür yataktan neredeyse hiç çıkmamıştım. Dylan'ın çok işi olmalı ki sadece geceleri uğruyordu. Evde bir telaş vardı ve nedenini anlamış değildim.
Ona ayrılmamız gerektiğini söylemiştim ama gece yatağa geldiğinde içimi kaplayan pişmanlıkla sıkıca sarılmıştım ona. Bana sarılıp, öpüp koklamıştı ve o sırada ettiğimiz küçük tartışmanın geçip gittiğini anlamıştım. Beni asla bırakmayacaktı, ben ne kadar istesem de.
Alt kattaki gürültüleri dinlemeye çalışıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama olmuyordu. Aşağı da pek inmek istemiyordum, utanıyordum. Ama meraktan delirmek üzereydim, Bennet'e sorduğumda gülümseyip başını iki yanına sallamıştı ve bunun bir sürpriz olacağını söylemişti.
Sonra ben uyurken bir adam girmişti odaya Bennet ile. Beni inceleyip defterine birkaç not almıştı ve geri çıkmışlardı. Anlamıyordum.
Odamın kapısı tıklandığında, "Gel." diye seslendim. Bennet girdi içeri, gözleri direkt yatağı buldu. Ardından arkasında başka bir adam girip elindeki takım elbiseyi kenara bıraktı. Çıktı odadan.
"Kalkalım Bay Thomas." Kaşlarım hafifçe çatılsa da beni doğrultmasını engellemedim. Takım elbiseyi yanıma bıraktığında ne kadar şık olduğunu gördüm. Üstümü çıkarttı ve takım elbiseyi giymeme yardım etti.
"Aşağıda bir şeyler mi var yine?" diye sorduğumda başını salladı. "İnmek istemiyorum Bennet."
"Merak etmeyin, Dylan'ın ablası, sizin aileniz, birkaç arkadaşınız ve bizim çocuklar olacağız sadece. Ve Elenore." İçim rahatlarken başımı salladım. Ama hâlâ neden böyle şık giyindiğimi anlamamıştım.
Bennet beni giydirip, tekerlekli sandalyeye oturmaya yardım etti ve çıktı odadan. Beklemeye başladım ve bir süre sonra kapı açıldı. Dylan içeri girdiğinde, onun da benim kadar şık görüldüğünü fark ettim. Ama bana yabancı gelmemişti çünkü Dylan her zaman takım elbise giyerdi.
"Neler oluyor?" diye sordum. Kapıyı acele etmeden kapattı ve önümde diz çöküp ellerimi tuttu sıkıca. Dudaklarına götürüp ufak bir öpücük kondurdu.
"Lafı dolandırmak istemiyorum. O yüzden bir kerede söyleyeceğim." Başımı salladım. "Aşağıda nikah memuru var ve bizi bekliyor." Şokla dudaklarım aralanırken gözlerimi kırpıştırdım. Boğazım kurdu, sertçe yutkundum.
"N-ne?"
"Eğer benimle şuan evlenmek istemiyorsan, aşağı iner ve her şeyi iptal ederim. Herkesi eve gönderirim ve sen isteyene kadar bir daha böyle bir şey olmaz." Titreyen ellerimi daha sıkı tuttu. "Ama istiyorsan, aşağıda bizi bekliyorlar. Aşağıya ineriz ve bugün evleniriz."
Şokla gözlerine bakmaya devam ettim. Neden yaptığını biliyordum. Bennet ona anlatmış olmalıydı o günkü konuşmaları. Beni bu kadar sevmesi ile gözlerim dolarken başımı sola çevirdim görmemesi için. Ayağa kalkıp çenemden tuttu ve yüzümü kendine çevirdi.
"Ağlama bebeğim." Saçlarımdan öptü. "Ağlama. Ne olursun ağlama artık." Başımı salladım. Benimle evlenmek istiyordu. Onu kendimden uzaklaştırmaya çalışmam saçmalıktan ibaretti. Bana yakınlaşmaya çalıştıkça ben onu itiyordum ve bunun, canını daha çok acıttığını yeni fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.