Merhaba.
Normalde bölüm dün gelecekti ama İzmir'deydim. Hiç fırsatım olmadı. Şimdi Ankara'daki dönüyorum otobüsle, atayım dedim yoldayken. Aklımdan çıksın.
Oy SINIRI 50.
Yorum ve vote atmayı unutmayın aşklarım. İyi okumalar!
Bölüm Kırk Yedi: "Doğum Günü Hediyesi"
Üstümde onun bana geniş olmuş beyaz gömleklerinden biri, altımda ise kot bir şort vardı. Yastıklarla kaplı çardakta başım omzuna yaslı kollarının ve bacaklarının arasında oturuyordum. Denizden gelen akşam esintisi ile birlikte parlayan ayı izliyordum. Suyun üstünde yakamoz oluşmuştu ve dalga sesleri ile birlikte içimi ferahlatıyordu.
Dylan yanımızdaki tepsiye uzanıp şarap şişesini açtı ve şarap kadehine doldurdu. Ardından yavaşça dudaklarıma dayadığında gözlerinin içine baktım. Havaya kaldırmasıyla birkaç yudum aldım kadehten ağır ağır. Bardağı geri çektiğinde, çenemden bir damla süzülmesiyle bana yaklaştı.
Öpüp diliyle ıslatarak temizledi ve geri çekilip bardaktan benim gibi ağırca bir yudum aldı. Başımı tekrar göğsüne yasladım ve şişeye uzanmaya çalıştım ama izin vermedi. Kendi bardağını tekrar bana yaklaştırdı ve bir yudum daha aldım. Nemli saçlarımdan öptü ve şimdiden bitmiş bardağı tekrar doldurdu.
Birkaç yudum kendisi içip bana uzattıkça ben de yudumladım bardağından. Bardağı tutmama hiç izin vermedi, dudaklarıma kendisi dayayarak ağır ağır yudumlar almamı izledi, gözlerimin içine baktı. Sonunda kafam hafif giderken başımı göğsüne yasladım. Gözlerine baktığımda tekrar, isteyip istemediğimi sormadan dudaklarıma dayadı bardağı. Başımı göğsünden çekmeden birkaç büyük yudum aldım. Geri çektiğinde başım öne düştü hafifçe.
"Sarhoş avukat." dediğinde gözlerine baktım zorla. Başını yaklaştırıp diliyle dudağımın kenarında kalmış bir damlayı temizledi. Ardından geri çekilip gözlerime baktı. "Şuan seni altıma almamak için içimde ne savaşlar veriyorum bilemezsin. O kadar masum ve tatlı duruyorsun ki anlatamam." Derin bir nefes verdi. "Seni ağlatarak minik ve pembe girişine dolmak istiyorum. Güneş doğana kadar seninle birlikte olmak istiyorum ama muhtemelen yirmi dakika sonra sızacaksın." Güldüm.
"Yirmi dakikada sana sakso çekebilirim." Dudakları kıvrıldı. O da güldü ardından.
"Mart ayın mı geldi senin kedicik?" Dudaklarımı ıslatıp parmağımı göğsüne sürtmeye başladım.
"Beni sarhoş ediyorsun, sonra konuşuyorsun böyle." Huysuz çıkan sesimle gülerek başını eğdi ve burnuma ufak bir öpücük kondurdu.
"Bilerek sarhoş ettim, çok tatlı oluyorsun." Kaşlarım çatıldığında tekrar güldü. Bir süre öyle durduk ve ben çıktım kollarının arasından. Hafif gerileyip yüzüm ona dönecek şekilde bacaklarının arasındaki boşluğa oturdum ve ellerimi kemerine götürdüm. Şarabından birkaç yudum daha alırken beni izlemeye başladı.
"Uzaklaşın." Demesiyle adamları başlarını sallarken kumsalda yanlız kaldık.
Kemerini çözdüm, ardından düğmesini açıp fermuarını indirdim ve aletini çıkarttım iç çamaşırından. Başımı eğip gözlerinin içine bakarak öptüm ilk. Ardından ağzıma aldığımda şarabından bir yudum daha aldı. Dilimi ucunda gezdirip tamamen ağzıma aldığımda kısık sesli bir küfür çıktı dudaklarının arasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.