Biz geldik.
Yorum ve oy atmayı unutmayın. Sınır 50.
İyi okumalar.
Bölüm Altmış Sekiz: "Sarı Kazak"
7 Ay Önce
Camın arkasından, ona bakmayı hiç sevmemiştim. Olması gereken yer hastane yatağı olmamalıydı.
Ameliyata girmişti ve bir kurşunu çıkartamamıştı doktoru. Hayati bir yerde olduğu için kurşunun etrafına set çektiklerini ama çıkartamadıklarını söylemişti. Ve bu yüzden hala uyanmadığını. Uyanıp uyanmayacağı kesin değildi.
Yumruğumu cama yaslayıp ona bakmaya devam ettim. Beni içeri almıyorlardı. Kimseyi almadıkları gibi. Siyah saçlarını örten bir şey vardı başında. Beyaz teni kan kaybından komple solmuştu ve ölü gibi duruyordu. Sürekli olarak damlayan ve ona kan veren kan torbasına baktım. Vücuduna bağladıkları onlarca şeye.
Günlerdir uyuyordu, ben de günlerdir ayaktaydım. Adamlarım da benim gibi arkamda bekliyordu. Hepsinin yüzü bir karıştı ama hangisi benim çektiğim acıyı çekiyor emin değildim. İçim yanıyordu. Onu böyle gördükçe içim yanıyordu.
"Avukat." diye fısıldadım. "Saçma sapan şeyler düşünme sakın. Beni bırakamazsın." dedim. Beni bırakmazdı, biliyordum. O güçlüydü. Savaşıyor olmalıydı.
Koridorda adım sesleri yankılandığında başımı soluma çevirdim. Babamı gördüm ardından. Normalde olsa, bir şey yapardım ama bu sefer yapmadım. Uğraşacak gücüm yoktu. Başımı tekrar cama çevirdiğimde ters tepki vermediğimi anlamış olmalı ki yanıma geldi ve benim gibi camdan ona baktı.
"O güçlü. Başaracağını biliyorsun." Bir şey demedim. Beş kurşun yiyip dakikalarca kan kaybetmişti ama ben de buna inanmak istiyordum. Başımı salladım.
"Biliyorum."
"Jeff öldü mü?"
Kaşlarım çatıldı hafifçe. Ona döndüm ve gözlerine baktım. Jeff hakkında bilgisi nereden vardı? "Sen olayları nerden biliyorsun?" Birkaç saniye gözlerime baktı. Duygularını ne kadar iyi gizlediğini bildiğim için bakışlarından bir anlam çıkartamadım.
"Kötü haber hızlı yayılır." dedi sadece.
"Öldü." dedim ve tekrar cama döndüm. Boşu boşuna gerginlik çıkartacak birisi değildim, böyle bir ortamda. Thomas'ın annesine ve babasına en büyük saygısızlık olurdu. Onlar da benim gibi sıfır uykuyla buradaydı günlerdir.
Koridorun başından birkaç bağırma sesi geldiğinde başımı oraya çevirdim birkaç adamım gibi. Thomas'ın doktorunun ve hemşiresinin kavga ettiğini gördüğümde kaşlarım çatıldı. Karışmak istemedim ama gürültü yapmalarını ve annesini rahatsız etmelerini istemiyordum. Oraya adımlıyordum ki babam kolunu önüme koydu.
"Ben konuşurum. Sen konuşursan kavga çıkar gibi duruyor." Bir şey demeyip geri çekildiğimde onlara yürümeye başladı. Açıkçası işime gelirdi, Thomas'ın başından bir saniye bile olsun ayrılmak istemiyordum.
Yine de merakıma yenik düştüm. Onlara baktım.
Babam çatılı kaşlarıyla ikisine sinirle bir şeyler fısıldarken, doktor da hemşire de çıt çıkarmıyor, onu dinliyordu. Garip geldi biraz, bir anlığına sanki tanışıyorlar gibi hissettim. Babam o sırada bana döndü ve onları izlediğimi gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.