Biz geldiiik
Aşırı ufak bir +18 var
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
Bölüm On Üç: "İhanetin Bedeli"
Gözlerimi açtığımda odada yanlızdım ve dün gece aklıma nüfuz ederken tüylerimin ürpermesine engel olamıyordum. Bir katil ile yatmıştım ve yaptığımız bu şey hoşuma gitmişti.
Üstündeki örtüyü çektim ve kalktım ayağa. Gözlerim aynadaki bedenime ve Dylan'ın dudakları ile bıraktığı morluklara kaydı. Göğüs çevrem, boynum ve hafif de olsa kalçalarım morarmıştı. Boynum dışında kimse başka bir yeri göremeyecekti ama gördükleri zaten sevişmeden çıktığımı anlamaya yeterdi.
Ve Tanrım, dün geceki çıkardığım seslerden pişmanlık duyuyordum. Tüm kat dinlemiş olmalıydı. Bennet dışında herkes cidden sevgili olduğumuzu sandığı için sıkıntı yoktu belki ama garipti işte. Ayrıca bu evde tek yakın olduğum kişi Bennet'dı, üst düzey garip hissetmemi sağlıyordu.
Üstüme tişört ve altıma da eşorfman giyip çıktım odadan. Kalçamda ağır bir sızı olduğu için homurdanırken karşıma Bennet çıktı. "Günaydın, Thomas Bey." Gülümsedim.
"Günaydın Bennet." Hafif boğuk çıkan sesimle kaşlarım çatıldı ve boğazımı temizledim.
"Patron uyandığınızda kahvaltı yapıp ağrı kesici içmenizi söyledi ama aşağıda, ona yetişebilirsiniz." Başımı salladım yavaşça.
"Tamam." Onu sollayıp yürümeye başladım koridorda ve hızla merdivenleri indim. Ama aşağısı, ayrı bir şekilde daha fazla kaynıyordu. Odadaki masada sadece iki boş yer vardı, birisi Dylan'ın yanındaki sandalyeydi ve bana aitti. Diğeri de Bennett'a.
Odadaki otuz adamın sesi kesilip gözler bana döndüğünde sertçe yutkundum. Niye bu kadar dikkat çekmiştim? "Gel." diye Dylan'ın sesini duyduğumda ona çevirdim gözlerimi. Az önceki muhabbette komik bir şey geçmiş olmalı ki çoğu adamı gibi o da yüzünde bir sırıtma ile duruyordu.
Neye güldüklerini merak etmeden edemedim. Kimse evde benimle fazla sohbete girmediği için dışlanıyormuş gibi hissediyordum. Açıkçası onlarla konuşmak isterdim çünkü birkaç kez balkondan sohbetlerini dinlemiştim kendi aralarındaki, iyi insanlardı.
"Sonra geleyim." dediğimde kaşları havalandı.
"Bana eşlik et." diye itiraz istemeyen ses tonuyla konuştuğunda başımı salladım ve indim merdivenlerden. Yanındaki sandalyeye oturduğumda kolunu omzuma doladı ve bana eğildi adamları tekrar sohbete dalarken. "Niye erken kalktın avukat?"
"Uyumaktan sıkıldım." dediğimde dudakları kıvrıldı.
"Ağrı var mı?" dediğinde kaşlarım çatılırken homurdanarak ittim elini. Önüme döndüm, yüzüme vuracağını hiç düşünmemiştim.
"Kes şunu." dediğimde çenemden tutup tekrar kendine çevirdi beni.
"Ciddiyim. Bir şeyler ters gittiğinde tüm gün kaşlarını çatarak dolaşıyorsun ve biz yüzde yüz kavga ediyoruz. O yüzden varsa söyle, ağrı kesici getirteyim sana." Başımı salladım.
"Tamam, getirt." Tüm adamlarının yine sessizleşip bizi izlediğini anladığımızda hafif onlara baktı ve dudaklarıma ara sıra yaptığı gibi sahte ve kısa bir öpücük kondurdu. Ardından geri çekiliğinde yemeğime döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.