Biz geldik.
Bir sonraki bölüm zaman atlaması olacak.
Oy ve yorum sınırı var. İyi okumalar!
Bölüm Seksen Dört: "Ayrılık"
Odadaki tek ses, serumun damlama sesiydi. Gözlerimi, hafif esen rüzgar ile uçuşan perdeye dikmiştim. Ara sıra perdenin savrulmasıyla ortaya çıkan güneşi izliyordum.
Yatağımın hemen yanında Dylan oturuyordu ve sessizdi benim gibi. Uyandığımdan beri hiç konuşmamıştık. Ne neden bunu yaptığımı, ne de iyi olup olmadığımı. Sadece gözlerine binmiş korkuyla beni izlemişti. Beni o bulmuş olmalıydı, ona öyle bir korku verdiğim için pişmandım.
"Ben..." Uyandığımdan beri ilk kez konuşmasıyla ona çevirdim başımı. Kızarık gözlerini gözlerime dikti. "Ben senin olmadığın yedi ay boyunca..." Sesi titrediği için sustu. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim.
"Özür dilerim." diye fısıldayabildim sadece. Dolu gözleri gözlerimde turlarken titreyen dudaklarını tekrar araladı.
"Kafayı yedim. Yedi ay boyunca kafayı yedim. Normal geçen tek bir günümü hatırlamıyorum. Bunu biliyordun, bunu bilmen lazımdı. Sen olmazsan bana ne olacağını anlaman lazımdı." Dudaklarımı birbirine bastırdım kendimi tutmak için ama gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Ondan çevirdim yine harelerimi, duvara diktim.
"Özür dilerim." diyebildim yine sadece.
"Beni öldürmeye mi çalışıyorsun? Seni o halde bulduğumda nasıl hissettim biliyor musun? Aklımı kaybedecektim, aynı şeyleri tekrar yaşayacağımı düşündüm. Seni bu sefer gerçekten gömeceğimi düşündüm." Elimi tuttuğunda ona baktım. Başını ellerime yasladı.
"Yalvarırım yapma." Dudaklarından çıkan, daha önce bana bile kurmadığı sözcük ile sertçe yutkundum. "Yalvarırım yapma bunu bana. Bir daha asla, ne olursun." Ellerimi kaldırıp kollarımı ona uzattığımda doğruldu. Yatağa girdiğinde kollarını etrafıma sararken başımı göğsüne yasladım.
"Özür dilerim." Çenemden tutup başımı kaldırdığında göz yaşlarımla ona baktım. "Çok özür dilerim." Başını salladı ve dudaklarını bastırdı dudaklarıma. Birden çarpılarak açılan kapıyla ayrıldık ve oraya döndüm.
"Oğlumun odasından çık."
Babam direkt olarak, Dylan'a bakıp sinirli bir şekilde konuştuğunda şaşkınca ona baktım.
"Baba ne diyorsun, o benim..."
"Sana oğlumun odasından çık dedim." Dylan'a baktım şaşkınca. Yüzünde tek bir mimik yoktu, dümdüz babama bakıyordu. Ona hiç bu kadar soğuk baktığını görmemiştim.
"Oğlum derken, benim eşimden mi bahsediyorsun?" Ses tonuyla sertçe yutkunurken şokla başım bir onda, bir babamda gitti. Arkasında duran Victoria ve annemi gördüm. Kardeşim yoktu. Neler döndüğünü anlamıyordum.
"Senin bu günden sonra hiçbir şeyin olmayacak. Tekrar söylüyorum, oğlumun odasından çık seni uyuşturucu satıcısı şerefsiz katil." Korkuyla kalp atışlarım hızlanırken arkada duran Victoria'ya baktım. Onlara anlatmış olamazdı. Benden mahcubiyet ile gözlerini kaçırmasıyla onun anlattığını anlamam uzun sürmedi.
Dylan yatağımdan kalkıp babamın üstüne yavaşça yürümeye başladığında korkuyla kalp atışlarım hızlanmaya başladı. "Hiçbir yere çıkmıyorum." Annem korkuyla bir adım geriye attığında, ondan ilk kez korktuğunu gördüm. Babamın korkudan gözleri titriyordu. "Benim katil olduğumu biliyorsan, nasıl benimle böyle genişçe konuşabiliyorsun?" Babamı korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.