KIMB -72-

1.2K 118 89
                                    

Biz geldiiik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sınır 50. Yorum sınırı da var.

İyi okumalar!


















Bölüm Yetmiş İki: "Beni Kurtarmalarını İstemedim"

"Bir daha yürüyebileceğini zannetmiyorum. Kurşun oldukça sakat bir yerde ve ameliyatını yapan doktor bilerek çıkartmamış. Bacak sinirlerini zedelemiş, onarmamız için ince bir işlem gerekiyor ve kurşunu çıkarmamız lazım. Kurşun aort damarının bacağa uzana kısmında, eğer zedelenirse onu saniyeler içinde kaybederiz. Şuan çıkartmak da ölüme yollamak olur. Böyle kalması daha iyi."

Bir şey diyemedim. Şanslı mı yoksa, şansız mı olduğumuzdan emin değildim. Ölmemişti, yaşıyordu ve yedi ayın sonunda onu oradaki esaretinden kurtarmıştım. Belki yürüyebilseydi, babam dediği gibi beynini yıkayacaktı acı dolu yöntemlerle. Bana karşı durdurtacaktı. Yürüyemediği için hiçbiri gerçekleşmemişti, bu iyi miydi yoksa kötü müydü ayırt edemiyordum.

Şimdi koridordaki koltuklarda oturuyordum. Ailesine haber vermiştik ama onu sarsmamaları için ben onlar gelmeden her şeyi yavaşça anlatacaktım Thomas'a. Tabi nasıl onu sarsmadan anlatabilirdim, emin değildim.

Ayağa kalkıp odasına girdiğimde başını çevirdiği camdan çekip bana baktı. Hâlâ kırgın olduğunu görebiliyordum, söyleyeceklerimden sonra muhtemelen beni hiçbir zaman affetmeyecekti zaten. Beni suçlayacaktı, suçlamakta haklıydı. "Herkes nerede?" diye boğuk sesiyle konuştuğunda yatağının kenarına oturdum.

"Yola çıktılar, geliyorlar." Başını salladı ama anlayamıyor gibiydi bazı şeyleri.

"Yedi ay komada mıydım?" Bir yerden yedi aydır uyuduğunu duymuştu, doktorlar da birden duyunca böyle bir şey söylemek zorunda kalmışlardı. Dudakları kıvrıldı, güldü. "Kesin benim yerime hemen birini bulmuşsundur. Zaten son zamanlarda oldukça sevilen birisi değildim."

"Thomas." dedim böyle konuşmaya devam etmemesi için. Sustu, bana baktı ama ben bir süre kelimeleri nasıl toplayacağımı bilemedim. Yedi ay boyunca öldü zannetmiştim ve şuan karşımda oturuyor, bana kızıyordu. Bana dünyaları vermişti ama ben ona, birazdan söyleyeceklerimden dolayı verebilecek miydim emin değildim.

"Biz senin öldüğünü zannettik." Kaşları çatıldı, inanmazca güldü hafifçe. Ciddi olduğumu anladığında yüzündeki ifadenin yerini şok kapladı.

"Ne?"

"Babam hepimize büyük bir oyun oynadı. Hastanede seni öldü gibi göstertti, doktorlarla iş birliği yaparak." Şokla gözlerini yatağa dikmesini izledim. "Öldün zannettim. O kadar acı içindeydim ki kapalı cenaze yapılmasını, otopsinin bana gösterilmemesini umursamadım. Boş bir tabut gömdük ama herkes dolu zannediyordu. Öldün zannettim, yedi ay boyunca." Titreyen elimle elini tuttuğumda korkuyla bana bakmaya devam etti.

Eğilip alnımı eline yasladım ve gözlerimi kapattım içimdeki büyüyen hislerle. "Seni çok seviyorum." Avcunu öptüm. "Sana bunu hissettiremeden gittin zannettim. Yedi ay boyunca, tek istediğim sendin. Sensiz hayatım cehennemden farksız değildi. Sensiz yaşamamın hiçbir mantığı yoktu." Gözlerimi açıp gözlerine baktığımda dolu dolu olduğunu gördüm.

"Artık seni bırakamam." dedim ona bakarken. "Beni kovsan da, küfretsen de, benden nefret etsen de, beni öldürmek istesen de artık seni bırakamam. Bir kere acısını tattım, ikinciye göz yuma yuma tamam diyemem." Doğrulup ona yaklaştım ve elimi ensesine koydum. Başımı eğip dudaklarını öptüm yavaşça, bunu yapmayı çok özlemiştim. Yumuşak dudaklarını baskısını çok özlemiştim. "Özür dilerim avukat. Ne kadar gitmemi istesen de, artık gitmeyeceğim. Bir daha asla. Bir daha asla bu yedi ayı tekrar yaşamak istemiyorum."

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin