Ben geldim.
Oy SINIRI 50. Geçilmediği sürece yeni bölüm gelmeyecek.
Oy veren aşklarıma bolca öpücük.
Yorum atmayı unutmayın. İyi okumalar.
Bölüm Kırk Altı: "O Kolyeyi Geri Takmanı İsteyeceğim"
Birbirine batan gözlerimi araladığımda koltukta oturan Dylan'a kaydı direkt olarak gözlerim. Uyuya kalmıştı, üstündeki kanlı gömleği çıkarmamıştı bile. Kapıya baktığımda başka bir anahtar bulduğunu anlamam uzun sürmedi.
Kızarmış yanağına ve kan damlalarının kurduğu burnuna hafif bir vicdan azabı ile baktım. Ve öylece oturarak uyuya kalmasına. Ama sonra aklıma kolye olayı geldi, vicdan azabımın yerini öfke kapladı. Yastığı sinirle kafasına fırlattığımda hızla açtı gözlerini. "Ne işin var burda?" dediğimde derin bir nefes aldı ve eliyle yüzünü sıvazladı.
"Özür dilerim, otur konuşalım." Ayağa kalktım öfkeyle. O da kalkarken hızla yerdeki kıyafetlerimi alıp banyoya girdim ve kilitledim arkamdan. "Avukat, lütfen. Dinlemiyorsun."
"Dinlenilecek şeyler yap o zaman!" diye bağırdım ve üstümü giydim hızla. Kapıyı açıp onu iterek solladım ve odadan çıktım. Eşyalarımı almama gerek yoktu, cüzdanım üstümdeydi. Böyle giderdim.
Ben merdivenleri indim koşarak, o da arkamdan indi ve evden çıktım. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi. "Dinleyeceksin amına koyiyim." diye dişlerini sıkarak konuştuğunda dizimi karnına geçirmeye çalıştım, engel oldu. Diğer elimi de tutup beni ters çevirdi ve göğsünü sırtıma yasladı. Hareketlerimi kısıtladı kollarımı birbirine dolayarak. "O bir kez olur." Hareket etmeye çalıştım ama yapamadım. "Sakin ol." Dişlerimi sıktım.
"Bırak beni, canımı acıtıyorsun." Kolları gevşediğinde tekrar çırpındım ama engel oldu. "Seninle konuşmak falan istemiyorum!" Bahçedeki adamlarının yüzleri bize döndü yine ama çok normal bir şeymiş gibi geri önünlerine döndüler. Bennet'i gördüm bizi izleyen. "Bennet çek şu patronunu benden!" diye bağırdım ve Dylan belimden tutup kendine çevirdi yine beni.
"Senin gücün bana yeter mi zannediyorsun?" Öfkeyle yine kafamı yüzüne gömmeye çalıştığımda elimi bırakıp kafamdan tuttu ve göğsüne bastırdı. Gülüşünü duydum, "Kaçırılırken de böyle miydin?"
"Kes sesi... Dylan!" Beni omzuna attığında şokla baş aşağı yere baktım. Beni takmadan eve yürümeye başladı, sırtına vurdum sinirle. "İndir beni!" Eve girdi ve salona geçip birden koltuğa yatırdı beni. Üstüme çıkıp hareketlerimi kısıtladığında nefes nefese ona baktım.
"Konuşmak istemiyorsan, zorla konuşuruz." Gözlerine baktım. Bir şey demedim. "Aferin, biraz sus."
"Bak..." Elini ağzıma bastırdı hızla. Boşalmış salona baktı hafifçe, ardından tekrar bana eğildi. Elini ısırmaya çalıştığımda hızla çekti ağzımdan.
"Isırma amına koyiyim, ısırma." dedi dertle. Öfkeyle gözlerine bakmaya devam ettim. "Beni dinlemediğin sürece seni bırakmayacağım. Açıkçası böyle durmaktan da rahatsız olmuyorum." Bir şey demedim. Öfkeyle ona bakmaya devam ettim ama işe yaramadı. Konuşmasını dinlemek istemiyordum. Yaptığı şeyin açıklaması olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.