AŞKOLAR VPN İLE GİRİLİYOR ÖNERİN HERKESE
Olaylı bir bölüm oldu.
Bol bol yorum bekliyorummm
Gözlerimi kırpıştırmaya devam ettim yatakta. Dylan kolunu sıkıca bana dolamış sessizce uyuyordu. Ben ise öğlen kış uykusuna yatıp dört saat uyuduğum için uyuyamıyordum ve saat altıya gelmişti. Güneş doğalı biraz oluyordu.
Açlıktan ölmek üzere olduğuma kanaat getirdim ve belimdeki kolunu onu uyandırmamaya özen göstererek çözdüm. Yataktan kalkıp ona baktığımda uyuyuşu çok tatlı geldi birden, eğilip yanağına ufak bir öpücük bıraktım ve çıktım odadan. Sessizce aşağı indim ama yemek olmadığını hatırlamam fazla uzun sürmedi.
Oflayarak evden çıkıp ana binaya yürümeye başladığımda bahçedeki adamlarından birkaçı bana döndü ve Oscar hızla adımlayarak yanıma geldi. "Bir sorun mu var Bay Thomas?"
"Hayır, uyuyamadım. Çok açım ve evde yemek yok."
"Ana evde de yemek yok şuanlık Bay Thomas. Aşçılar birazdan gelecek, saat yediye doğru kahvaltı için patron kalkıyor çünkü." Ona döndüm ve saatime baktım. Yediye yarım saat vardı.
"Yemek söyleyeyim o zaman." diyip telefonumu çıkarttığımda başını salladı. Bahçedeki koltuklara oturup kendime pizza söyledim ve beklemeye başladım arkama yaslanarak. Teslimat süresi on beş dakika diyordu.
Ana kapı kurye için açıldığında ayağa kalktım ve Dylan çıktı o sırada evden. Üstünde her zamanki gibi siyah takım elbisesi vardı. Pizzacıyı gösterip sırıttığımda derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladı. Kötü beslenmem hiç hoşuna gitmiyordu.
Başımı çevirdim. Oscar kuryeden pizzamı alırken ana kapıdan birden son süratle araba girmesiyle kaşlarım çatıldı. "Thomas!" diye Dylan'ın endişeli bağırışını duydum ne olup bittiğini anlamama fırsat olmadan araba önümde durdu.
Her şey saniyeler içinde gelişti. Arabadan inen adamın silahını gördüm. Bana yönelttiğinde Bennet'ın önüme geçmesini. Havada bir el silah sesi duyulurken gözlerim genişledi korkuyla. Kolumdan tutulup çekilirken az önce önümde olan Bennet'ın göğsünde yayılan kırmızı leke ile yere yığılmasını izledim.
Tanımadığım birisinin kolu boynuma dolanırken şakaklarımdaki soğuk metal ile sertçe yutkundum. Dylan'ın korkuyla genişlemiş gözlerini gördüm ilk. Ardından etrafımızda olan, silahlarını arkamdaki kişiye doğrultmuş adamlarını.
"Silahlarınızı indirmezseniz öldürürüm onu."
"İndirin!" diye bağırdı Dylan öfkeyle. Arkamdaki adamın yüzü ona doğru döndü. Herkes anında silahlarını indirirken elimi boynuma doladığı koluna koydum istemsizce.
"Sen Dylan olmalısın." dedi arkamdaki adam. "Büyük patron."
"Bırak onu." dedi sakin kalmaya çalışarak ama gözlerine kadar yansıyan korkuyu görebiliyordum. "Tek kurşunla bitsin işin. İnat edip elime geçersen sana cehennemi yaşatırım."
"Cehennemi mi?" Beni göğsüne çekti biraz daha, sıktığı koluyla nefes almak biraz daha zorlaşırken elimle kolunu sıktım. Güldü. "Bana nasıl daha çok cehennemi yaşatabilirsin ki? Canımdan başka kaybedeceğim hiçbir şey kalmadı."
"Kim olduğunu bilmiyorum bile." dedi Dylan. "Sana hiçbir şey yapmadım." Gözlerim geriye çektikleri Bennet'a kaydığında korkuyla sertçe yutkundum. Yerde gözleri kapalı bir şekilde uzanırken Ashton endişeli yüzüyle kanayan yere ceketini basıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer in my bed •[bxb]
FanfictionKaranlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.