KIMB -71-

1.2K 116 92
                                    

Biz geldiiik.

Oy sınırı 50, yorum sınırı ise 70. Güzel bölüm oldu.

İyi okumalar aşklarım.














Bölüm Yetmiş Bir: "Renkler"

O varken her şeyin çok net olduğunu hatırlıyordum. Renkler, sesler, görüntüler. Her şeyi, ilk kez bu kadar net görmüştüm. Sanki doğduğumdan beri sağırdım ve kördüm de, Thomas hayatıma dahil olduğunda her şey renklenmiş ve seslere bürünmüştü. Sanki onunla birlikte, öylesine boşlukta süzülen sıkıcı ve korkunç hayatım bir anlam kazanmıştı.

Aşk çok netti. Hissettiklerimin arasında en net seçebildiğim oydu. Başka birisinin gülüşünü görünce bir insan nasıl mutlu olabilirdi bu kadar? Ya da başkasının canı yandığında, nasıl kendisininki yanmış kadar hissedebilirdi? Hiçbir zaman anlamamıştım. Thomas ne hissettiyse, sanki her zaman onun hissettiğinin katlarca fazlasını hissediyordum. Üzülünce on kat üzülüyordum, canı yanınca on kat benimki acıyordu. Hem de onun canını en çok ben yakmama rağmen. Yine de, hisler çok netti. Ona karşı hissettiklerim ve hayatımda değişenler, benim değişmem çok barizdi.

Ama sonra birden bu tüm hisler, beş kurşunla elimden çekip alınmıştı.

Birden tekrar her şey siyah beyaz olmuştu sanki. Sesleri net duyamıyordum. Hiçbir şey hissedemiyordum. Sanki o varken vardım ve yokken, sıkıcı ve korkunç hayatıma geri dönmüştüm. Hiçbir şey hissetmeme gerek kalmamıştı. Doğduğumdan beri acı çeken kısmım, onun gelmesiyle rahata ermişken, gitmesiyle daha kötü acılara boğulmuştu.

Şimdi ise, içimde çığlık çığlığa olan kısmım yavaş yavaş susuyordu. Çünkü onu görüyordum şuan. Karşımdaydı. Hasta yatağında uzanıyordu. Sarı saçları o kadar uzamıştı ki şaşırmadan edememiştim, siyahlık artık yoktu. Gözleri kapalıydı ama düzenli bir şekilde inip kalkan göğsünü görebiliyordum. Beni tamamen rahatlatan da buydu galiba.

Yavaşça ona adımladım, biraz daha yakından görmek için yüzünü. Yatağının kenarına oturduğumda, düzenli nefesleri bir an için olsun bozulmadı. "Bebeğim." Titreyen elimi kaldırdım yavaşça. Yedi aydır, gerçeğine dokunma hayali ile yanıp tutuşmuştu bedenim. Şimdi ise ona dokunmaya kıyamıyordum, sanki birden tekrar yok olacakmış gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. "Ben geldim." Yavaşça yüzüne bıraktım titreyen elimi. Tepki vermediğinde dokunmayı özlediğim yüzünü korka korka okşamaya başladım.

"Ben geldim." diye fısıldadım tekrar. Üstüne eğildim hafif, gözlerinin altına gölge düşüren, hafif ıslak kirpiklerine baktım. Titreyen dudaklarımı yanağına bastırdım. "Burdayım. Buradasın. Eve gideceğiz."

"Aman Tanrım."

Bennet'ın sesiyle ona döndüğümde bizim doktoru getirdiğini gördüm, yanında da diğer doktor vardı. İkisi de şokla yatağa bakıyordu ama Ash, şoktan hızlı kurtulup yanımıza geldi ve benim gibi yatağın kenarına oturup onu inceledi bir süre.

Bennet kolundan tuttuğu doktoru sarstığında, onun da şokunu hızlı atlattığını gördüm. "Neden uyuyor?" dedi öfkeyle. Şaşırsam da belli etmedim.

"Uyku ilacı veriyoruz." dediğinde tekrar Thomas'a döndüm. "Bugünkü dozu veremedim sizin sayenizde. Yakında uyanır." Bir şey demedim, belki de iyi şeyler duyduğumdandı. Sadece onu izlemeye devam ettim.

"Yine de uyanınca onu hastaneye götürsek iyi olacak." Ash nabzını kontrol etti gözlerini duvara dikerek bir süre. Ardından gözlerini bana çevirdi. "Nasıl oldu bu? Öldüğünü görmüştün."

killer in my bed •[bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin